İKİ❧

387 44 15
                                    

Bilgilendirme:Kitap hep Jisoo'nun ağzından gidecektir.

Bilgilendirme bitti.

Keyifli okumalar chilerim(:





 Medya Taehyung


Evimiz Sütunkent standartlarına göre bile küçüktü ama en azından manzaramız vardı.Babam yaralanmadan önceki askeri izinlerinden birinde,nehrin ilerisini görebilmemiz için bu evi yüksek yapmıştı.Yaz dönemlerinde pusun arasından bile ,bir zamanlar orman olan ama şimdi unutlmaya yüz tutmuş bomboş kara parçalarını görebilirdiniz..Bir hastalık gibi görünürlerdi ama kuzey ve batıdaki el değmemiş tepeler,rahatlatıcı birer hatırlatmaydı:Dışarda daha fazlası var.Bizden öte,gümüşlerden ötede bildiğim her şeyin ötesinde...

Merdivenlerden eve çıktım.Her gün inilip çıkılmaktan eski tahtalar elimin şeklini almıştı.Bu yükseklikten parlak bayrakları gururla uçuşarak nehir şeklini almıştı.Gümüşler sadece onlar özel ulaşım araçları kullanacak kadar zengindi.Onlar tekerlekli araçların süslü yatların hatta çok yüksekten uçan jetlerin keyfini sürerken bizim iki ayağımızdan ve eğer şanslıysak bisikletten  başka bir şeyimiz yoktu.

Tekneler Yazkent'e Kral'ın yazlık evine gidiyor olmalıydı.Lisa da yardımcı olduğu terzi kadına yardım etmek üzere bugün oraya gitmişti.Kral'ın ziyareti sırasında Gümüş tüccarlara ve soyluları yavru ördek gibi takip eden asillere mallarını satmak için sık sık ordaki pazara giderdi.Burada ki eve Gümüş Sarayı deniyordu ve olağanüstü güzellikte olduğu söyleniyordu ama ben hiç görmemiştim.Soyluların neden ikinci bir eve ihtiyaç olduklarını bilmiyordum,özellikte başkentteki saray çok büyük ve güzelken.Ama tüm gümüşler gibi onlar da ihtiyaçlarına göre değil isteklerine göre hareket ediyorlardı.Ve isterlerse elde ediyorlardı.

Kapıyı açıp eve dalmadan önce verandada sallanan bayrağı okşadım. Sararmış kumaşın üstünde üç abimi temsil eden üç yıldız ve yerlerine yenileri için boşluk vardı.Benim için.Çoğu evde buna benzer bayraklar asılıydı,bazılarında yıldız yerine siyah çizgiler vardı.Ölmüş çocukları için.

İçeri girdiğimde annem ocağın önünde bir tencerede yahniyi karıştırıyordu babam da tekerlekli sandalyesinde onu seyrediyordu.Lisa da oturmuş,benim aklımın alamayacağı kadar güzel ve zarif bir nakış işlemekle meşguldu.

"Ben geldim"

Babam el salladı,annem başıyla selam verdi ama Lisa elinde ki ipek parçadan başını kaldırmadı.

Çaldıklarımla dolu keseyi mümkün olduğunca fazla şıngırdatarak yanıma koydum "Sanırım babamın doğum günü için düzgün bir pasta alamamıza yetecek kadar var.Ayrıca bu ayı idare edecek kadar pil alabiliriz"

Lisa keseye şöyle bir baktı ve hoşnutsuzlukla yüzünü buruşturdu.Sadece on dört yaşındaydı ama yaşına göre çok olgun ve zekiydi."Bir gün insanlar gelip sahip olduğun her şeyi alacaklar"dedi

"Kıskançlık sana yakışmıyor Lisa"diye azarladım başının arkasını okşayarak.Ona bunu hiç söylememiş olsam da daima onun saçlarını kıskanırdım.Onun saçları ateş gibiyken benimkisi siyahtı.Sanki yaşadığım şehrin tüm dertlerini içine çekmiş gibi.

The Uncertain Bride❧Vsoo ff❧Where stories live. Discover now