18.Bölüm- Okullarda Son Günler -

163 10 12
                                    

Neville'in Ağızından

Castelobruxo'ya geleli beş gün olmuştu ve aldığımız derslerde çok büyük ilerlemeler kaydetmiştik. Tek sorun görevimizi hala tamamlayamamamızdı. Bu beş günde bir çok profesör ve öğrenciyle kaynaşmış ve İngiltere'deki durumları anlatmıştık ama kimse savaşa katılmaya yanaşmıyordu. Savaşın Amerika'ya sıçrayacağını düşünmüyorlardı. Kahvaltı masasında bunları  düşünürken Luna'nın sesiyle kendime geldim. "Neville? İyi misin?" diye sorduğunda olumsuzca başımı salladım ve ona yaklaşıp sesimi alçalttım. "Görevde ilerleme kaydedemedik Luna. Acaba Dumbledore'a yazıp bu işin olmayacağını mı söylesek?" diye sorduğumda olumsuzca kafasını salladı. "Hayır, umudunu kaybetme. Hem daha iki günümüz daha var. Bence başaracağız." dediğinde gülümsedim ve uzanıp yanağından öptüm. "Tamam, sen nasıl istersen." dediğimde gülümsemişti. 

Sonra beni omuzumdan ittirdi

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

Sonra beni omuzumdan ittirdi. "Hadi dersine git, geç kalacaksın." dediğinde güldüm ve çantamı omuzuma atıp masadan kalktım. Sevgilime dönüp "Akşam görüşürüz." dediğimde gülümseyip "Görüşürüz Neville." demişti. Salondan ve okuldan hızlı adımlarla çıkıp seralara ilerledim ve Profesör Leanester'ı beklemeye başladım. İki dakika sonra profesör de gelmişti. "Günaydın Neville. Dün ektiğimiz adamotlarını görmeye hazır mısın?" diye sorduğunda gülümsedim. "Hazırım ama bir gecede yetişkin olacaklarına hala daha inanmıyorum." dediğimde profesör neşeyle gülmüştü. Sera kapısını açıp "Gel ve kendi gözlerinle gör o zaman." dediğinde hemen içeriye girdim ve saksıların olduğu masaya ilerledim. 

Bir kulaklık alıp taktıktan sonra eldivenimi de taktım ve yapraklarından sıkıca tutup havaya kaldırdım. "Yüce Merlin! Bu kocaman olmuş!" dediğimde profesör bana gülümseyerek bakıyordu. "Sana söylemiştim." dediğinde profesöre döndüm. "Bunu gerçekten dün hazırladığımız karışım mı yaptı profesör?" dediğimde ben başıyla onayladı. "Aynen öyle. Karışımı yapması kolaydır ama etkileri çok büyüktür. Adamotu gibi zor yetişen bitkileri yapılarını bozmadan hızlıca büyütebilirsin." dediğinde elimde çığlık atan bitkiye bakıyordum. Gerçekten etkileyiciydi. Adamotunu daha geniş bir saksıya ektiğim sırada profesörün sorusuyla elimdeki küreği düşürmüştüm. "Buraya bizleri savaşa katılmaya ikna etmek için geldiniz, değil mi?" 

 "Buraya bizleri savaşa katılmaya ikna etmek için geldiniz, değil mi?" 

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
Bir Hansy HikayesiOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz