11.Bölüm- Gerçekler ve Getirdiği Acılar -

204 12 16
                                    

Ron'un Ağızından

Bizimkiler şu aptal Slug Partisi'ne gideli yaklaşık bir saat olmuştu ve sıkıntıdan patlamak üzereydim. Neville ile bir kaç kez büyücü satrancı oynayıp hepsinde yenince hevesim kaçmıştı. Diğerleri de Neville'i yendiğimi gördükleri için oynamayı reddediyorlardı. Bende cüppemi üzerime geçirdim ve ortak salondan çıktım. Benim can sıkıntımı geçirebilecek tek bir şey vardı ve o da tatlı yemekti. Zindanlara inen merdivenleri hızla indikten sonra yemekhaneye ilerlemeye başladım. Sonra birinin bağırdığını duydum. 'Her şeyi batırdık!' diyordu ses. Sesin geldiği  tarafa ilerleyip koridorun köşesinden baktığımda bağıranın Parkinson olduğunu anladım. Yanında da Zabini ve Malfoy vardı. Bunların bizimkilerle partide olması gerekmiyor muydu? Malfoy 'Biz bize denileni yapıyoruz.' dediğinde merakım tatlı iştahımı çokta kapatmıştı. Bende onları dinlemeye başladım. 

Parkinson 'Onları kendimize bağlayıp lorda götürmemiz gerekiyordu, kendimizi onlara bağlamamız değil!' dediğinde şok geçiriyordum. Düşündüğüm şeyi söylüyordu, değil mi? Buradan onlara lanet göndermek istiyordum ama dinlemeye devam ettim. Devamını bilmem gerekiyordu. Malfoy bağlandığını inkar ederken Parkinson onu Ginny ile tehdit ettiğinde anında karşı çıkmıştı. Zabini ise Hermione'yi sevdiği söylemişti. Ama görevinden de vazgeçmiyordu. Burada ne halt dönüyordu böyle? Sonra O ve Parkinson bizimkilere zarar vermek istemediklerini söylemişti. Ve ardından Parkinson bağırdı. 'BEN ONA AŞIĞIM!' Şaka yapıyor olmalıydı. Şaka yapıyor olmalıydılar. Malfoy ve Zabini yere çökmüş ağlayan Parkinson'a sarılırken ben sessizce oradan uzaklaştım ve koşmaya başladım. 

Önce merdivenler, sonra koridorlar, sonra da bahçe. Nefes nefese gölün önüne geldiğimde kendimi ağacın dibine bıraktım. Yüce Godric, ben az önce neye şahit olmuştum? Parkinson, Zabini ve Malfoy, arkadaşlarım ve kardeşimle sadece onları Voldemort'a götürmek için ilgilenmişti. Başından beri bir şeyler karıştırdıklarını biliyordum ama bu, bu çok fazlaydı. Sonra aklıma Parkinson ve Zabini'nin itirafları geldi. Etraflarında bizden biri yoktu ve yalan söylemelerine de gerek yoktu. Ama ikisi de Hermione ve Harry'ye aşık olduklarını söylemişti. Ne burada neler olduğunu nede de ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bende düşünmeye başladım, saatlerce.

*****

Çoktan sabah olmuştu ve artık ne yapacağımı biliyordum. İlk önce olanları bizimkilere anlatacak, sonra O üç şeytanı lanetlemelerinde yardım edecektim. Hızla oturduğum ağacın altından kalkıp şatoya koşmaya başladım. Büyük kapıdan geçtiğimde koridorlar öğrencilerle dolmaya başlamıştı. Demek ki bizimkilerde uyanmıştır. Adımlarımı Büyük Salon'a çevirip koşmaya başladım ve onları salondan çıkarken yakaladım. Beni ilk gören Harry oldu. "Dostum neredeydin? Gece odaya geldiğimde de sabah uyandığımda da yoktun. Bizde seni aramaya geliyorduk." dediği sırada Ginny elindeki mektubu sallayıp gülümsedi. "Birde bunu gösterecektik tabii. Annem mektup göndermiş." deyip mektubu bana uzattığında mektubu elinden alıp zarfından çıkarttım ve okumaya başladım. 

Sevgili kızım Ginny;                                                                                                                                                               Yarın noel arifesi ve sizlerin de tatili orada geçireceğinizi biliyordum ama bu maalesef olmaz canım. Yoldaşlık yarın gece bizde toplanıyor ve sizin de burada olmanız şart. Önemli şeyler oluyor tatlım. Ayrıca abilerin ile Neville ve Luna'da buraya gelmeli, onlarda yoldaşlık üyeleri sonuçta. Ve son olarak Harry'ye sevinerek söyleyebilirsin ki Patiayak döndü. Hepinizi sabırsızlıkla bekliyorum.                                                                                                                                                                    Sevgilerimle annen.

Bir Hansy HikayesiWhere stories live. Discover now