"erguvan saçlı, yayla gülü, 'fidan' kız..."

Start from the beginning
                                    

"Yaaaa, Kereeem" diyorum sahte bir kızgınlıkla yüzüm gülerken.

"Yaaaa, Zeyneep." diyor beni taklit ederek.

Yine uzun uzun bakışmaya başlıyoruz onun elleri belimde, benim ellerim omuzlarında bir şekilde. Kerem yine kısa ama etkili bir öpücük konduruyor dudaklarıma. Devamı gelecek sanıp hamle yapıyorum ama o ellerini belimden çekip kalçama hafif bir şaplak atıyor.

"Hadi bakalım mızmız, gel bir kahve yapalım kendimize." diyor ve mutfağa doğru ilerliyor.

Ben hala kalçama yediğim şaplağa şaşırmaya devam ederken Kerem koridora tutunup kafasını geri döndürüyor.

"Ee güzelim, seneye gelecek misin?" diyor yine en sevimli haliyle.

Yaptığı, yapacağı şeyleri düşünüp gülümsüyorum o an. Hadi bakalım Zeynep, daha çok işin var Kerem Sayerle. Hem sevgilin Kerem Sayer, hem profesörün Kerem Sayer.

Mutfağa geldiğimizde Kerem tabureye oturmayı tercih ediyor ve kahve yapmak bana düşüyor. Dolaptan sütü alıyorum ve ısıtmaya başlıyorum. Kerem içinde kettlea su koyuyorum. Beyefendi sütlü kahve sevmiyor da. Yani sevmiyordur sanırım. Hep sade sipariş ediyor.

Kupalara kahveleri koyup su ve sütü dökmek için yöneldiğimde belime sarılan Keremi hissediyorum.

"Dökücem şimdi, rahat dur." diyorum sahte bir kızgınlıkla.

"Çok güzelsin..." diyor kafasını boynuma gömerken.

Derin bir nefes alıp kafamı geriye doğru atıyorum. Kafam omzuna yaslandığında açıkta kalan boynuma daha da sokuluyor ve her sıcak nefesini hissettiğimde içimde bir şeyler hareket ediyor.

"Seni istiyorum Zeynep." diyor bir anda.

Ne diyeceğimi şaşırsam da şuanda ondan farksız bir durumda olmadığımı biliyorum. Cevap veremiyorum ama beden dilimle itirazda etmiyorum.

Ellerini bacaklarıma indirip daha da sardığında, beni kendine tamamen yaslıyor ve o an onu hisettmenin verdiği haz ile ağzımdan inlemeye benzer bir ses dökülüyor.

Hızlı bir hareketle beni döndürüp bacaklarımı beline doladıktan sonra mutfağın ortasındaki tezgaha oturmamı sağlıyor.

Boynuma yönelmek yerine bu sefer dudaklarıma kapanıyor. Hiçbir zaman öpmediği gibi öpüyor. Ve ben her zaman ki gibi ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Şaşkınlıktan çok fazla karşılık veremiyorum ama, onu en az onun beni istediği kadar istediğimi biliyorum .

"Zeyneep." diyor yine benden kaçıncıya cevap beklerken.

Dudaklarımızı ayırıp boynuma yöneldiğinde sadece "hıı" diye cevap verebiliyorum.

Dudakları boynumda olduğundan boğuk çıkan sesiyle konuşuyor.

"Benim olmak istiyor musun?" diyor son hamlesini de yapıp beni tezgahın üzerinden biraz kendine çekip yasladıktan sonra. Boynumun bir kısmını büyük ihtimalle morartacak ısırıkları bırakmayı da ihmal etmiyor.

Kafasını kaldırmasını sağladıktan sonra bu sefer ben kapanıyorum dudaklarına. Şu an cevap verecek gücü kendimde bulamasam da en iyi yanıtı bu şekilde verebilirim sanırım diye düşünüyorum.

İstediği cevabı alınca o da aynı istek ve arzuyla öpmeye başlıyor. O kadar hızlı ve sert öpüyor ki bir an karşılık veremiyorum. Nefes nefese kalıp geri çekildiğimizde aniden elleri üzerimdeki onun için giydiğim elbisenin eteklerine uzanıyor. Hızlıca kalçama doğru sıyırdığında nefesini boyun hizamda alıp verdiğinden bu hareketi tüylerimi diken diken ediyor.

Yasak AşkWhere stories live. Discover now