'Lale ben çıktım, canım. Sen hazır mısın?' mesajı gönderdikten sonra ağır adımlarla ilerlemeye başladım.

Lale ile birlikte büyümüştük. Ailem, abim burada doğduğundan beri burada yaşadığı için biz de hep buradaydık ama Laleler ben 8 yaşındayken buraya taşınmışlardı. İlkokul 2. sınıfa giderken sınıfa yeni bir kız gelmişti. Kızıl saçlı bir kızdı ve hayatımda ilk defa o renk saça sahip birisini gördüğümden hayranlıkla onu izlediğim için gelip benim yanıma oturmuştu. İlk başta saçlarının boya olduğunu düşünmüştüm çünkü annem de saçlarını boyuyordu ve kendi saçı gibi duruyordu. Biraz da annesi saçını boyamasına izin verdi diye kıskanmıştım ve bunu yüzüne de söylemiştim ama o bana saçının kendi rengi olduğunu söylemişti. Sonrasında da çok yakın iki arkadaş olmuştuk. Ortaokul bittikten sonra liseyi de aynı yere tutturunca 4 yıl daha birlikte okuduk ama sonrasında aynı üniversiteyi tutturamadık. Ben İstanbul üniversitesine giderken o İzmir'e, Dokuz eylül üniversitesinde okumaya gitmişti. Üniversiteden sonra mahalleden tanıdığımız Hakan abiyle sözlenmişti. Birbirlerini çok seviyorlardı, onlar adına mutluydum ama kendi adıma da üzgündüm. Yanlış kişiye aşık olmasaydım şuan ben de mutlu olabilirdim.

Sokağın başına vardığımda etrafı inceleyerek Lale'yi beklemeye başladım. Gözlerim bizim sokağın orada geziniyordu. Hani olurda Arslan'a denk falan gelirim diye oraya bakınıyordum. Yaklaşık 10 dakika sonra arkamı dönmek için bir harekette bulundum ama omzum sert bir şeye çarptı. Böyle bir şeyi beklemediğim için dengede durmakta güçlük çekerken koluma sarılan elle dengemi sağladım. Bakışlarım karşımdaki gri tişörtten yukarı çıkarak çarptığım kişinin yüzüne sabitlendi. Beyaz tenli, kahverengi saçlı, yeşil gözlü, çenesini çevreleyen kirli sakalıyla bir bakanı tekrar baktıracak yakışıklılığa sahipti. Gözlerim biraz daha incelemek istese de aşkıma ihanet ediyormuş gibi hissettiğimden gözlerimi yüzünden çekerek bir iki adım geriledim ve konuşmasıyla söylediklerine dikkat kesildim.

"İyi misin?" diye sormasıyla başımı sallayarak tepki verdim ve hemen konuştum.

"Özür dilerim, sizi fark etmemiştim biraz da sert çarptım siz iyi misiniz?" diye endişelerimi dile getirdim. Hafifçe gülümseyerek karşılık verdi.

"Ben iyiyim ilgin için teşekkür ederim ama bu vücudu yapabilmem için bir arkadaşım çok uğraştı artık pek bir acı hissetmez oldum." deyince anlamayan bakışlarım vücuduna düştü ama yine konumuzla bunun bir ortak noktası olduğunu düşünmüyordum.

"Anlıyorum." dedim anlamamama rağmen. Elini uzun olan saçlarından geçirerek konuştu.

"Çok endişeli gözüküyordun ben de eğer saçmalarsam belki ortam sakinleşir diye düşünmüştüm ama galiba konu çok alakasız oldu." dedi söylediğine pişman olmuş gibi. Başımı hafifçe aşağı yukarı salladım ve onu onayladım.

"Biraz öyle oldu." dedim gülümseyerek ben gülümseyince o da gülümsedi ve insan da saatlerce izleme isteği uyandırabilecek bir çekiciliği oldu. Tam ağzını açıp bir şey konuşacakken hemen arkasında gözüme ilişen tanıdık simayla konuşmaya başladım.

"Tekrardan özür dilerim, kendinize iyi bakın!" diyerek hiç cevabını beklemeden Lale'nin yanına ilerledim. Gözleri bir benim bir de az önce konuştuğum adamın üzerinde gezinirken yanına ulaştığımda aklındakileri direkt söyledi.

"Efsun, o adam kimdi?" diye sormasıyla ben de başımı geriye çevirerek biraz önce ki yere odaklandım ama adam orada değildi yani onun da işi vardı. Tekrar Lale'ye dönünce gelen otobüsü işaret ettim ve kolundan tutup ilerlerken cevap verdim.

"Kim olduğunu bilmiyorum, sadece ona yanlışlıkla çarptım ve özür diliyordum." duraksadım ve otobüse binip oturduğumuzda devam ettim. "Yani ayak üstü yolda gördüğüm her adamla flörtleşmiyorum." dedim alaya alarak. Birkaç hafta önce Arslan'a karşı hissetiğim duygularımı yok sayarak başka kişilerle flörtleşmemi söylemişti. Ben de böyle bir düşünceye kapılmasın diye açıklama yapma gereği hissetmiştim. Lale akıllı bir kızdı ve üzerinden çok zaman geçmesine rağmen unutmadığım sözleri ona geri iade etmemle söylediği şeye alındığımı anlamıştı.

"Bak canım, ben o gün o cümleyi senelerdir onu sevmenin sana zarar verdiğini düşünerek dile getirdim. Biliyorum birini sevdiğin zaman sana karşı olan her düşünce seni rahatsız ediyor ama ben de arkadaşımın daha fazla üzülmesini istemiyorum." demesiyle başımı ona çevirdim ve bana beklentiyle bakan gözlerine gözlerimi sabitleyerek karşılık verdim.

"Benim iyiliğimi düşündüğünü biliyorum Lale ama onu ne kadar çok sevdiğimi en iyi sen biliyorsun. Sevgime bir karşılık bulamasam da ondan vazgeçmeyi aklımın ucundan geçirmeyeceğimi en iyi sen biliyorsun o yüzden herhangi biri yerine senin söylemen beni kırdı." diye o gün dile getirmediğim düşüncelerimi söyledim.

"Biliyorum canım, özür dilerim. Bundan sonra hiçbir şey söylemeden sana destek olacağım ama eğer ki kendine çok yükleniyorsun o zaman beni sen bile durduramazsın haberin olsun." demesiyle ikimizde gülümsedik ve başımı sallayarak onu onayladım. Bu tepkimle kollarını boynuma sararak başını omzuma yasladı ve yolun geri kalanını bu şekide geçirmemize neden oldu.

Yaklaşık 2 saatlik trafikli bir yolculuğun ardından ulaştığımız alışveriş merkeziyle otobüsten indik. Yere bastığım anda derin bir nefes aldım. Bu otobüs şirketleri neden camları bütün yapıyorlardı? Bilmiyordum ama bu soruma cevap bulamadan bir otobüste havasızlıktan öleceğime emindim. Laleyle uzun zamandır böyle bir kız kıza alışverişe ihtiyacımız vardı ve o gün sonunda gelip çatmıştı. Biz de bu şansı geri tepmeyerek delicesine eğlenecektik. İlk istikametimiz mağazalar olmuştu. Birçok markanın yeni sezon koleksiyonları çok güzeldi o yüzden kendimizi tutamayarak birkaç kıyafet almıştık.

Artık deli gibi alışveriş yaptığımız için biraz soluklanmak adına bir kafeye oturup soğuk içecekler sipariş ederek beklerken sohbet etmeye başladık.

"Nişanı ne zaman yapmayı planlıyorsunuz? Hakan abi hemen yapmak için pek bir hevesli davranıyor ama sen ne düşünüyorsun?" diye sorularımı yöneltmemle pür dikkat söyleyeceği şeyi bekledim.

"Ay sorma Efsun ya, her gün nişanı hemen yapalım diye başımın etini yiyor. Erken yapmamızda benim açımdan hiçbir sorun yok düğüne daha az bir zaman kalır iyi olur, ama babam öyle demiyor. Ne kadar erteleyebilirsem o kadar kardır düşüncesinde olduğu için ikisi arasında ben kalıyorum." diye olağan durumdan rahatsızlığını dile getirdi. Başımı sallayarak başka bir konu açtım çünkü bu düşünceyle gün içinde sıkça uğraşıyordu bir de benim yüzünden aklına getirip canını sıksın istemedim. İçeceklerimiz geldi ve biz orada uzunca bir süre farklı farklı konular hakkında sohbet ettik.

Hava kararmaya başladığında artık burada beklememizin otobüsü kaçıracağımıza neden olacağından alışveriş merkezindeki son işlerimizi de hallederek durakta otobüsü beklemeye başladık. Bugün şanslı günümüzde olduğumuzu düşünüyordum çünkü hayatımda bu kadar hızlı bir otobüs geldiğini ilk defa görüyordum. Vakit kaybetmeden otobüse binerek eve gitmeye başladık. Son bir durak kaldığında kendimi zar zor dışarı attım. Meydanda inmemizle gözlerim etrafta gezindi. Sonra aklıma gelen düşünceyle arkama dönerek Lale'ye hitaben konuştum.

"Lale, ben bir Arslan'ı görmeye gideceğim. Seni de burada inmek zorunda bıraktım ama sen daha fazla geç kalmadan istersen eve dön." dedim ama başını iki yana sallayarak koluma girdi ve Arslan'ın galerisine giden sokağa doğru adımlamaya başladı.

"Evde Okanla ne kadar az vakit geçirsem o kadar mutlu olurum. O yüzden seninle geleceğim ama sen konuşmak falan istersen ben uzakta beklerim seni, Metin abi'yi hiç karşıma almaya niyetim yok. O şimdi siz niye birbirinizi yalnız bırakıyorsunuz diye nutuk çekmeye başlar." diye abimin uyguladığı mobingden müzdarip olduğunu dile getirdi. Başımı iki yana sallayarak ona gülümsedim ve adımlarımı hızlandırdım. Galeriye birkaç adım kala hararetle galerinin kapısından uzaklaşan Fuldenle adımlarım olduğum yere sabitlendi. Fulden, Arslan'ın lisede birlikte olduğu sevgilisiydi ve şimdi de onu galerinin kapanma saatinde burada görmek aklıma olur olmaz bir sürü kötü senaryoyu getiriyordu.

Fulden yanımdan hızla geçerken burnuma dolan kokuyla gözlerim sulandı. Bu koku Arslan'ın parfümünün kokusuydu.

HEMARE Où les histoires vivent. Découvrez maintenant