"Sakinleş Akari, bu düğün bugün gerçekten bozulabilir. Birazdan Shoto-sama ve kral gelirse, düğün devam da edebilir. Bize düşen sadece beklemek..." Morlu kız kafasını hafifçe sallayıp sakinleşmek için gözlerini geniş ve parıltılı alanda gezdirdi, diğerlerinin yaptığı da tam olarak buydu. Herkesin sinirleri gerilmişti, özellikle Eijirou, abisi için oldukça endişeliydi... Birlikte, ellerinden gelen tek şeyi yapıp, gümüşi prensesin iğnelemelerine kulak asmadan beklediler...

☆•☆•☆•☆

   "Yeter artık! Dayanamıyorum..." Shoto hıçkırıklarının arasında, elinde tuttuğu sivri uçlu, ucunu göğsüne dayadığı kara kristal sarkıtını daha sıkı kavrayarak biraz daha bastırdı. Beyaz gömleğine cılız kızıl renk karıştı. Shoto ardı ardına hıçkırıklarını salarak, önünde endişe ve korku içerisinde yalvaran babasına kızarmış, nemli gözleriyle baktı.

   "Dayanamıyorum... Berthe'yle aynı suyu solumak bile bana işkence gibi gelirken... Beni onunla evlendirmeye çalışıyorsun... D-dayanamıyorum... B-ben yaşamaya dayanamıyorum... Annemin yanına gideceğim... O-ondan özür dileyip, beni affetmesini bekleyeceğim..." Enji panik içerisinde oğluna yüzünce Shoto geriye doğru birkaç kulaç atıp elini Enji'ye doğru uzattı ve avuç içini gelme dercesine gösterdi.

   "Yaklaşma baba... Yaklaşma ve kendimi kurtarmama izin ver... Her gün her gün, aşağılanmak istemiyorum... Tehdit edilmek... Her sabah gözlerimi açtığımda sevmediğim kişinin yüzünü görmek istemiyorum... Git baba, ben, bunca şeyden sonra ben... Yaşamak istemiyorum..." Enji olduğu yerde donakaldı, sadece ağlıyor, paramparça olduğunu hissediyordu. Göz yaşlarının tuzlu tadı ağzına dolmuştu.

   "Oğlum, Shoto'm. Tamam, lütfen kendine zarar verme. Lütfen oğlum, s-söz, söz veriyorum Laurent'le aramızda ki anlaşmayı bozacağım... Lütfen oğlum, o elindekini yere at ve bana gel, yalvarırım sana oğlum... Yapma bunu bana, hayatımın ikinci en büyük acısını yaşatma bana..." Enji karşısında yalvardıkça Shoto başını olumsuz anlamda sallıyordu. Titrekçe soluyup babasının yüreğine ateş gibi düşecek o sözleri söyledi.

   "Bu sefer de krallığımızın başına bir şey gelirse kendimi suçlu hissedeceğim... Beni artık hiç bir şey kurtaramaz baba, buna kanaat getirdim..." Göz damarları ağlamaktan çatladığı için şeffaf göz yaşları kan rengine bürünüp süzüldü yanaklarına, sağ eliyle tutmuş olduğu kristalin üzerinde ki parmaklarını oynatıp sıkı sıkıya kavradı. "Elveda baba..."

   Yavaşça gözlerini kapattı, tam kristali kalbine doğru itecekken, Enji hızla yüzdü ve oğlunun kristali tutan eline sertçe vurdu. Kristal süzülerek yeri boylarken kral, prense sıkıca sarıldı. "Oğlum... Canım oğlum... Sen yeter ki yaşa, varsın batsın krallığımız. Artık anlıyorum oğlum, senin ne kadar acı cektigini hiç bir zaman farkedemesem de, artık anlıyorum..." Enji oğlunun saçlarına minik öpücükler kondururken, Shoto daha fazla kendini tutamayıp babasının bedenine, güçsüzce kollarını doladı. "Özür dilerim oğlum... Her şeyden öte bana bahşedilen üç hazinemi düşünmem gerekiyordu... Özür dilerim..."

   "Ben de özür dilerim baba, seni mutlu edecek kadar iyi bir evlat olamadım..." Enji daha sıkı sardı kollarının arasındaki bedeni. "Dileme oğlum, her şeyin suçlusu bendim... Ve şimdi, bütün hatalarımı düzeltmeye gitmeliyim... Laurent Aldrich trient alanına gelmiştir... Hadi gidelim, konuşmak için..."

   Enji doladığı kollarını geri çekip oğluna gülümsedi, Shoto'da uzun zaman sonra ilk defa içten bir tebessüm sundu. Birlikte ağır kulaçlarla trient alanına doğru ilerlediler...

☆•☆•☆•☆

   "Neler oluyor!?" diye panikle konuştu, tekmelenen kapıyı güçlükle tutmaya çalışan Mai.
"Hakikatten!?" diye katıldı, aynı şekilde görkemli kapının açılmaması için destek veren Denki.
   "Ne oluyorsa, büyük şeylerin olduğu kesin!" diye düşüncesini sundu kızıl prens, kapıya büyüyle destek verirken. Zira kapıya koşmadan önce duydukları tek şey büyük bir yuhlama ve hep bir ağızdan 'trient bizim' çığlıklarıydı...
   "Ne s*kim oluyorsa o bok beyinlilere bunu ödeteceğim!" diye haykırdı sarışın oğlan, sesinin boş alanda yankılanmasını umursamadan, kapıya destek verirken.
   "Sen neden gülüyorsun!? Gel sen de yardım et, incilerin dökülmez!" diye çıkıştı Akari, karşısında onlara doğru bakıp sırıtan gümüşi prensese.

Deniz PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin