👑35👑

226 35 144
                                    

   Y.N= Nota simgelerinden sonra medyadaki şarkıyı açmanızı rica ediyorum. Çünkü o şarkıyla bağdaşacak kısımlar var sembollerden sonra. Bölüm bitince şarkıyı tekrar açıp altyazılarını okuyarak dinleyebilirsiniz, o zaman şarkının, bölüme ne kadar uygun olduğunu anlarsınız... Gerçi sözleri epey kolay çözülebilecek tarzda, bu yüzden okurken de anlamanız mümkün. ^^

   Daha fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum, keyifli okumalar...

☆•☆•☆•☆

   Shoto tam ağzını açmak üzereyken içeri hızla yüzen Enji, bakışları kendi üzerinde toplamıştı. Öfkeyle bağırdı, "Shoto hariç herkes burayı derhal terketsin!"

   Eijirou babasına doğru haşin bir tavırla yüzüp önüne geçti. "Baba! Benden bunca zamandır ne saklıyorsunuz!? Annem... O nasıl öldü!?" Enji bezgin bir tavırla Shoto'ya baktı, al-ak oğlan göz yaşlarına tezat düşecek şekilde kırkırdayıp omuz silkti. Enji bir büyü mırıldanıp Eijirou, Katsuki ve Mai'nin hafızasından öğrenilmesini istemediği kısmı sildi ve Shoto'nun dilini mühürledi. Üçlü şaşkın bir şekilde etrafa bakınırken Enji konuştu, "üçünüz, gidebilirsiniz." Üçlü sadece Shoto ile tartıştıklarını hatırlıyordu, hızla mağarayı terkettiler. Enji oğluyla yalnız kalınca iç çekti ve gözlerini Shoto'nun çılgınca büyümüş çift renk gözlerine kenetledi.

   "Neyin peşindesin Shoto? Kardeşinin senden soğumasını mı istiyorsun?" Shoto burukça kıkırdadı. "Soğusun, mümkünse herkes benden soğusun, öyle ki, yapayalnız kalayım istiyorum!"

   "Bu evlilikten kaçarın yok Shoto." Shoto babasının yüzüne yaklaştı ve fısıldadı, "değil mi? Bir kurban gerek ve o kurban karını öldüren sorumsuz oğlun olacak, böylece sen de intikam almış olacaksın, krallık da parçalanmayacak." Enji oğlunun yüzüne sağlam bir tokat patlattı, Shoto tokadın etkisiyle yavaş yavaş kendine gelirken kral, oğlunun bedenine sıkıca sarıldı.

   "Rei... Benim hayatımın anlamıydı. Evet, doğru, sana hâlâ öfkeliyim. Fakat ne olursa olsun hiç bir şey oğlum olduğun gerçeğini değiştirmiyor." Enji göz yaşlarına hakim olamazken elini oğlunun çift renk saçlarına bıraktı ve yavaşça okşadı. "Benim oğlumsun, kraliçemin bana emanetisin..." Göz yaşları çoğalırken devam etti. "Seni yok ederek krallığı koruyorum, ne acınası bir kral, değil mi?... Özür dilerim Shoto, böyle bir baba olduğum için, affet beni oğlum..."

   Shoto'nun istemsizce babasının bedenine dolanan kolları, Enji'yi bir nebze olsun rahatlatmıştı. Shoto başını Enji'nin omuzuna gömdü ve sessizce ağladı. Bazı bedeller ağırdır. Krallığı ayakta tutmanın bedeli buydu, ve seçilen kim olursa olsun, bu bedeli ödemek zorundaydı...

☆•☆•☆•☆

   Sıkıntıyla iç çekti gümüşi prenses, Kyoda'da ki evinin bir köşesinden diğer köşesine durmadan volta atarken. Yatağın üzerinde bulunan zarif ve bembeyaz gelinliğe ilişti gözü. Taşlarla bezeli uçuş uçuş, yumuşacık ve zarif görüntüsüyle bir prenses için biçildiği her halinden belliydi. Hızla gözünü gelinlikten kaçırıp ağlamaya başladı, öfkesinden taş duvarları yumrukluyordu.

   "Berangaria! Beni kurtaracağını söylemiştin!" Sakinleşmeye çalışarak ellerini başına koydu. Berangaria yaklaşık beş gün önce Kyoda'dan, ablasına onu kurtaracağı konusunda söz vererek ayrılmıştı. Günler geçtikçe Berthe yalnız ve sessiz evinde çıldırmıştı, düğün günü yarın olduğu için kardeşinin onu kurtarması artık imkansızdı. Duyduğu kadarıyla krallıklardan gelen elçiler ve prens/prensesler, hatta bazı krallıklardan gelecek olan kral ve kraliçeler, herkes bu düğün için toplanıyordu. Henüz babası gelmemişti fakat Berthe, babası gelip Berangaria'yı sorduğunda ne cevap vereceğini bilmiyordu. Öyle ki kara prenses, gümüşi prensesin bütün telepatik mesajlarını yanıtsız bırakmıştı...

Deniz PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin