* * *

Tekrar gelmişti arabanın yanına Payiz. Mesut ayakta, arabaya dayanmış elindeki sigarayı yudumluyordu. Onun da Payiz gibi, sık yaptığı bir şey değildi bu. Ama son günlerde sigaraya olan tutkuları farklı bir boyut almıştı. Adnan bu değişikliklerin farkındaydı ama her şeyin bir kaç saat içinde hallolacağını düşünmek rahatlatıyordu onu. Çünkü ona göre Payiz ve Mesut'un sonu gelmiş, tükenmişlerdi. 'Belki ölebilirler bile' diye aklından geçirirken,
-Evet Adnan sen geç bakalım şimdi direksiyona, yolu sen biliyorsun, dedi Payiz. Adnan'ın yan koltuğuna oturdu. Mesut ile Devran ise arkaya geçtiler. Araba hareketlendi. Hiç kimse tek kelime etmiyordu. Mesut belindeki silahı çıkarıp, mermiyi şarjöre sürdü. Emniyeti kapatıp tekrar beline soktu silahı. Devran olan biteni anlamamıştı. Nereye gittiklerini bile bilmiyordu ama tek soru sormuyordu. Sonunda sessizliği bozan Adnan oldu,
-Ne yapacağız oraya gidince Payiz ağabey?
-Sence ne yapalım Adnan?
-Bana sorarsanız Devran direksiyona gelsin, arabayı hazır tutması için. Üçümüz girip bitirelim, derken sesi titriyordu Adnan'ın. Bunu derken ya Devran'ı arabada bırakıp, bir kişiyi eksilecekti ya da kendisi arabada kalıp, yaşamayı garantileyecekti. İki türlüsü de onun işine geliyordu.
-Az ilerde boş bir tarla var, orada dur da hem silahlarımızı ayarlayalım hem de Devran direksiyona geçsin, dedi Payiz.
Başıyla onayladı onu Adnan. Mesut olan biteni anlamaya çalışıyordu ama Payiz'in bir planının olduğuna emindi. Sağa çekti arabayı Adnan. Dört kapı birden açıldı ve herkes indi arabadan. Payiz belindeki silahı istedi Adnan'dan. Verip vermemekte tereddüt etmesine rağmen, belinden çıkarıp Payiz'e uzattı silahı. Adnan'ın elindeki silahı alıp beline soktu Payiz. Hayretler içerisinde bakıyordu Adnan, şaşkınlığını gizleyemedi.
-Yanlış silahı soktun beline ağabey!
-Yok doğru silahı soktum bence!
-Nasıl yani?
-Gel bakalım Adnan, şimdi hesap vakti.
-Ne oldu Payiz, ne hesabı, derken Adnan'ın sesi titriyordu.
Mesut, Adnan'ın yakasından tutarak itti onu ve,
-Şimdi ilk ihanete ne zaman başladın, annemi nasıl öldürdünüz hepsini anlatacaksın. Eğer tek kelime atlarsan kafana kurşun sıkarım, diyerek onu tehdit etti.
-Ben hiçbir şey yapmadım, benim bir alakam yok.
-O yüzden mi son günlerde annem ile sık görüşüyordun? Planını en başından kurmuştun değil mi? Anlat!
Şaşırmıştı Adnan. Artık anlatmaktan başka çaresi kalmamıştı.
-Bana başka çare bırakmadınız, diyebildi ancak.
-Nasıl yani, diye soran Payiz'di.
-Ayşe'yi ilk gördüğüm günden beridir seviyorum. Bu sana ihanet olacak biliyorum ama aşkın, hiç yapamam dediğin şeyleri yaptırma gibi bir gücü var..
-Ayşe'yi mi? Onunla ne alakası var bunun, dedi Mesut.
-Ve biz neden çare bırakmadık, diye ekledi Payiz.
-Mesut'un ona olan hislerinin ancak Mesut ölünce geçeceğini biliyordum. Sen ise hiç hesapta yokken ortak oldun buna. Ayşe seni seçmişti Payiz ve ölüm emrini Ayşe seni severek vermişti zaten çoktan.
-Anlat dinliyoruz, dedi Mesut silahını çıkartarak.
-Her şeyin başladığı o gün Tufan kapıma geldi ve bana Yıldırımların başına geçmeyi teklif etti. Beni öyle güzel kandırdı ki! Ot içmeye başladım. Ot içiyorduk her gün ve içtikçe, o planımızı nakış gibi işliyordu. Bize uygulamaktan başka bir yol bırakmıyordu. Bana Yıldırımların başına geçmeyi isteyip istemediğimi sordu. Ben ise 'Yıldırım Çetesi'nin başına geçmeyi istemiyorum, tek istediğim Ayşe' deyince, o bunu çok iyi kullandı.
-Bizim eve kurşun sıkan kimdi, diye sordu Payiz.
-Ben sıktım..
-Sana iyilikten başka ne yaptım ben? Seni bulduğumda kendini öldürmek üzereydin. Bıraksaydım belki de Duman da, Canan hanım da yaşayacaktı bugün, derken Payiz çok sinirli görünüyordu.
Adnan'ı, Beyran Tepe'den eve gelirken jiletle bileklerini kesmeden hemen önce bulmuştu Payiz. Yıldırımların hemen hemen hepsiyle böyle tanışma hikayeleri vardı. Onları bir girdabın içinden çıkarıp biraraya toplamıştı. Bu yüzden hepsinin minnet duyguları farklıydı ona karşı ama bunu bir kere bile yüzlerine vurmamış, birinin hikayesini diğerine anlatmamıştı. Bu yüzden Mesut bunları duyunca şaşkınlıkla baktı Payiz'e.
-Keşke bıraksaydın da orada kesseydim bileklerimi, diyebildi ancak Adnan.
-Devam et anlatmaya, diye uyardı onu Mesut.
-Canan Teyze bir gün yolda durdurup, Mesut'u sordu bana ve benim için her şey orada başladı. Plânımıza buradan devam edecektik.
-Teyze deme anneme! Ne zamandan beri teyzelerini öldürüyor yeğenler, diye bağırdı Mesut.
-Ademden beri, dedi Payiz boğuk bir sesle. Böyleydi, insan en sevdiklerini öldürmüştü hep tarih boyunca ve öyle de devam edecekti çaresiz.
-O akşam Tufan eve birini yolladı ve şu an kaldıkları yere gelmemi istedi. Oraya gidince bu gece saat tam ikide Payiz gile kurşun sıkmam gerektiğini söyledi. Ama ona göre birini vurmam gerekiyordu. Dışardan kimseyi göremiyordum, ben de Duman'ı vurdum. Silah sesinden sonra Canan Teyze'nin cam kenarından ayrılmayacağını biliyordum. Bütün evlerde pencerelere çıkan insanlar vardı. Hepsi içeriye girene kadar bekledim. Tam da tahmin ettiğim gibi, cam kenarından ayrılmıyordu Canan Teyze.
-Bak hâla teyze diyor!
-Dur Mesut son deyişleri zaten, diyerek Mesut'u sakinleştirdi Payiz ve,
-Devam et anlatmaya Adnan, diye ekledi.
-Sonra ona görünüp kapıyı açmasını işaret ettim..
-Canan Teyze'yi sen mi öldürdün, diye sorarak araya girdi Payiz.
-Hayır ben işaret edince hemen kapıyı açmak için kapıya yöneldi, o sırada Osman binadan içeriye girdi. Zaten benim eve doğru koşup, evimizin camını kırmam gerekiyordu. Böylece kendimi aklamam gerekiyordu.
-Osman mı? O da mı işin içinde, diye sordu tekrar Payiz.
-En başından beri, diye yanıtladı onu Adnan.
-Kendi annene nasıl kıydın da taş attın, kafasını kırdın, çakal!
-Aşk, diyebildi sadece Adnan..

YILDIRIM ÇETESİWhere stories live. Discover now