17.Kısım

5 1 0
                                    

Hava kararmak üzereydi. Dışarıda rüzgar estikçe Tufan, önünde yanan ateşe odun atıyordu. Kaldıkları harabe ev, dört tarafı duvarlarla çevrili, iki tane kapısı, bahçesinde iki dut ağacı olan bir yerdi. Yerde kurumuş dutlar vardı. Ev iki ortak arasında mahkemelik olduğu için kullanılmayınca, Tufan ve adamları oraya ambargo uygulamıştı. Ot satıp, insanları zehirlemek için bu harabe evde bekliyorlardı. Ve geçimlerini de böyle sağlıyorlardı.
Elindeki demirle ateşin dibini karıştırıp, közlerin arasından bir yer açtıktan sonra, elindeki patatesleri ardısıra yerleştirdi ve üstünü de yanan közlerle kapattı. Sağ elinin baş parmağı ile işaret parmağı arasındaki yumuşak yerde büyük harflerle 'KİN' yazıyordu. Sol elinin aynı noktasında ise üç nokta dövmesi vardı ve birinin üstüne çarpı işareti yapmıştı. Yanındaki konuşmayı sevmeyen iki kişiden zayıf olanı,
-Neden kin dövmesi var orada Tufan, diye sordu.
Yüzüne baktı onun, gülümsedi ve ateşe bakıp,
-Yanmak için, diye cevap verdi.
Diğer dövmeyi de soracaktı ki sessiz kalmayı tercih etti zayıf adamı ama öbürü lafa karıştı,
-Diğerinin anlamı ne peki?
-Üstünde çarpı olan, Adnan. Diğer ikisi de Mesut ve Payiz.
-Peki neden Adnan'ın üstünde çarpı var?
-Onun işi tamam, adamım yaptım onu, derken Tufan gereksiz bir kahkaha attı.
-Onlardan neden bu kadar nefret ediyorsun, amacın mahalleyi almak mı, diye sordu zayıf olan tekrar.
Kolunu sıvayıp, 'Ayşe' yazan dövmeyi göstererek,
-Bunun için, diye cevap verdi Tufan.
Ayşe'ye beslediği hisler, onu bu kadar kötü olmaya itiyordu. Konuşmasına devam etti;
-Mesut'un, Ayşe'ye olan hislerini biliyorum. Ayşe'nin, Payiz'e olan hislerini de.
-Peki Adnan bunun neresinde?
-Aslında Adnan'ı planıma dahil ederken, ona sadece, Payiz ve Mesut ortadan kalktıktan sonra Yıldırımların başına geçmeyi teklif ettim. Ama o, beni şaşırtarak amacının Yıldırımların başına geçmek olmadığını söyledi. O da Ayşe'ye karşı boş değilmiş. Zaten teklifimi de bu yüzden kabul etti.
-Ayşe'ye sahip olmak için plan yaptığını bilmiyor o halde?
-Bilse planın sonunda öleceğini tahmin eder herhalde değil mi, derken Tufan alaycı bir gülümseme kaplamıştı yüzünü.
O sırada Osman'ın duvardan atladığını gördü. Yanındaki poşete elini uzatıp, iki tane daha patates attı ateşe.
-Gel Osman, patates yer misin?
-Yemeyeceğim boşuna atma ateşe.
-Olsun, ben yerim.
-Afiyet olsun sana, Ayşe'nin neden ortadan kaybolduğunu araştırdım.
Aniden kafasını kaldırıp Osman'ın gözlerinin içine baktı Tufan.
-Neden?
-Ayşe evden hiç çıkmamış.
-O zaman neden böyle bir şey söylediler ki?
-Bilmiyorum ama bana sorarsan Adnan'a yem attılar ve o da bu yemi yuttu. Çünkü bugün Beyran Tepe'de gördüm onları. Mesut, Adnan'a öfke dolu bakıyordu. Ve benim bildiğim Payiz, yanına asla üçüncü birini almaz! Devran da yanlarındaydı.
-Neden almasın ki, diye sordu Tufan.
-Payiz, Yıldırım Çetesi'nde sadece iki kişiye çok güvenir...
Lafa karıştı Tufan;
-Mesut ve Adnan.
-Evet ama bugün arabayı kullanan Devran'dı ve Mesut'un, Adnan'a öfkeli gözlerle bakması kafamda bazı şeylerin oturmasını sağladı.
-Öyle olsa neden buraya gelmediler ki? Senin söylediğine göre Adnan'ı takip etmişlerdir.
-İşte kafamda oturmayan tek konu da bu.
Zayıf olan adamı söze karıştı;
-Bence senin anlattığın kadar akıllı değil onlar Osman.
-İnşallah öyledir. aksi takdirde buraya geleceklerdir, önlem almalıyız Tufan.
-Buraya geleceklerini düşünmüyorum, diye cevap verdi Tufan. Bunu söylerken çok ciddi bir tavır takınmıştı ama içine de kurt düşmüştü. Cebinden tabakasını çıkardı ve içinden hazır, sarılı olan otu alıp yaktı. Bir nefes çektikten sonra ateşin yanındaki düz taşın üstüne, yanan yer boşluğa gelecek şekilde bıraktı.
Adamlarına dönüp,
-Size söylediğim saatte orada olun, ne yapacağınızı biliyorsunuz. Biz Osman ile bahçeye çıkacağız, diyerek otu taşın üstünden aldı ve bir yudum içtikten sonra yürümeye başladı bahçeye doğru. Sonra Osman'a uzattı. Yerdeki kurumuş dutlardan biraz toplayıp, yemeye başladı. Osman'a dönüp,
-Payiz, Adnan'ın ihanetini öğrenirse onu yanında tutar mı yoksa hemen keser mi cezasını?
-Hemen keser bence. Benim sizin mahallede olduğumu bildiğinde tek başına çıkıp gelmişti. Düşünememişti kalabalık olduğumuzu. Ya da düşünmüştü ancak yine de bunu tek başına halledeceğini sanacak kadar salaktı. Yıldırımlar gelmeseydi o an her şeyi bitirmiştik belkide.
-Evet tek başına gelmişti.
-Payiz; kızları oyununa dahil etmez. Aklında bir şüphe olsa çoktan buraya gelmişti, derken Osman'ın sesi çok rahat olduğunu anlatıyordu. O kadar rahat bir tavır vardı ki, Tufan da rahatlamıştı. Oysaki bu şekilde rahatlamalarının sebebi bu düşünceler değil, içtikleri ottu.
-Bütün bunları düşünmeye gerek yok artık! Her şey birazdan çözülecek. Adnan'ı arabayla ben yolladım onları bize getirmeleri için.
-Buraya mı, diye sordu Osman hayretler içerisinde.
-Hayır gerizekalı! Adamları nereye yolladım sanıyorsun?
-Senden korkulur Tufan, diyen Osman'ın içi ürperiyordu. Ama Ne o, ne de egosu okşanan Tufan, asıl içini ürpertecek kötü sonun farkında değillerdi..

YILDIRIM ÇETESİWhere stories live. Discover now