27

862 88 23
                                    

Paslanmış zilde parmaklarımı dolaştırdım. Bu evin kapısını her çalışımda kalbimde dolanan gizli heyecan varlığını hissettiriyor, hastalanmış kalbime kısa bir korku aşılıyordu.

Bunun korku olduğuna emin misin, Jess?

Bunun korku olması için artık bir neden yoktu. Jonathan için tek amacım, onun bana aşık olmasını sağlamak olacaktı. O bana aşık olduğunda, biliyordum artık onun için hızlanan bir kalbe sahip olmayacaktım. Kalbim onun için atmayı durduracaktı ve ben yeniden yaşayacaktım. Yeniden doğacaktım. Önceden kurtulmak istediğim kızın inini bulacaktım ve kendimi affettirecektim.

Derin bir nefes aldım ve zile bastım. Bir adım geri çekildim ve açılmasını bekledim. Kısa bir süre sonra o kapı bana açılmıştı. Karşımdaki kişi kalbime zehri veren kişiydi. Bir süre kısık gözlerle beni izledi, sonra elimde sıkıca tuttuğum resim çantasını gördü.

"Artık, benim gibi sikik bir zorbayla çalışmak istemediğini sanıyordum," dedi alayla. Dudaklarım yukarı kıvrıldı. Jonathan'ın arkasında bize yaklaşan silüeti gördüğümde dudaklarımı araladım.

"Yeni bir öğretmenim var, Jonathan."

"Ve o da tam olarak benim, dostum. Kıza ne yaptıysan, koşarak benim sihirli parmaklarıma sığındı."

Jonathan arkasını döndüğü için yüzünün aldığı ifadeyi göremedim. William'ın sözleri kıkırdamama neden oldu. Etrafa saçılan sesim Jonathan'ın dikkatini çekmiş olacak ki arkaya dönük bedenini tekrar bana çevirdi. Mavi gözlerini gözlerime diktiğimde anlamıştım. Bundan asla memnun olmamıştı.

Tam da istediğim şey...

"Lütfen, öğrencime biraz saygılı davran ve kızın girmesi için kapının önünden bedenini çek."

William'ın Jonathan'a söylediği sözler onu etkilememişti. Ateş saçan gözlerini gözlerimden ayırmadan başını iki yana salladı. Onun sinirlerini daha da bozmak için dudaklarımı kıvırdım ve omuz silktim.

"Ne yaparsanız yapın, ama sakın beni rahatsız etmeyin," dedi sinirle ve hızla içeriye girdi.

"Fazlasıyla nazik olan arkadaşım nasıl bu kadar zorba oldu hiç bilmiyorum, Jessica. Sen ona bakma. Yenilgiyi kabul edemiyor."

Yenilgiyi kabul edemeyen sadece o değildi. Yenilgiyi kabul edemeyen bir de ruhum vardı. Jonathan bana açık açık söylediği hâlde, onun beni sevmesini istiyordum. Çünkü ben onu seviyordum. Fakat, bu olmayacaksa neden daha fazla zorluyordum ve benliğimden daha da kopuyordum? Bunun cevabını biliyordum. Şeytanlar her gece kulağıma fısıldıyor, ruhum anlamsız bir hırsla doluyordu. Bu hırsı atmak için sabahtan akşama kadar dans pistlerinden ayrılmıyor, şişeler bittikçe yenisini istiyordum ama işe yaramıyordu. O fısıltılar kulağımdan gitmiyordu. Damarlarıma sızan hırs dinmiyordu.

Jonathan kimdi ki bana aşık olmayacaktı. Bu hakkı kendinde nasıl buluyordu? Ona kalbimi altın tepsilerde sunarken, bunu nasıl kabul etmezdi? O, kimseydi. O, bana aşık olmalıydı. O bana aşık olmadan kalbimden onu atmam imkansızdı.

Salona girdiğimde Jonathan yoktu. Büyük ihtimalle kendini odaya kapatmıştı. Onu çok kızdırmış olmalıydım. Bu, şeytanlarımın kahkahalarla gülmesine sebep oldu.

"Evet, bebeğim. Benim kurallarımla oynamaya hazır mısın?"

William ve ben çizim masasının başına oturduk. Onun böyle bir yeteneğe sahip olmadığımı anladığını biliyordum. Lakin, bunu bana söylemedi. Sadece durumu, en kötüden kötüye çekmeye çalışacaktı. Bunu ben de istiyordum. Amacım kimseyi yüzüstü bırakmak değildi. Onlarca erkeği yüzüstü bırakmış olabilirdim ama bu sadece aşk için geçerliydi. Ne arkadaşlarım, ne ailem, ne de diğer insanlar... Bu yönümü asla onlara göstermemiştim ve göstermeyecektim.

Heartbreaker |TextingWhere stories live. Discover now