8

1K 98 18
                                    

Kalp atışlarımın sesi kulaklarıma ulaşıyordu. Jonathan, hâlâ bileğimi tutuyordu. Sıcak nefesini kulağımda hissediyordum. Kokusu burun deliklerimden kalbime ulaşıyordu. Tıp alanında bu mümkün değildi. Bu betimlememi Deniz duysaydı büyük ihtimalle beni arkadaşlıktan reddederdi.

Buradaki insanların aksine hiç içki kokmuyordu. Kokusu daha çok vişneyi anımsatıyordu. Onu gördüğümden beri, o güzel dudakları bardaktan hiç ayrılmamıştı. Bu görüntü kalbimin daha da hızlanmasına neden oldu. Bir süre sonra ise tüm bunlara takılmamam gerektiğini anımsadım.

Hassiktir!

Sırtım bir duvara yaslıydı ve Jonathan bana hiç olmadığı kadar yakındı. İşte şimdi, kalbim ağzımda atıyordu. Teni tenime değiyordu. Sıcak nefesi tenime ılık bir rüzgâr gibi çarpıyordu. Lanet olsun! Neden bu kadar yakınımda olmak zorundasın?

"Ne o kalp kıran, yoksa yeni hedefin ben miyim?"

Kelimeleri atmosfere ulaşmadan önce beynimin içine girdi. Beynim, ulaşamadığım düşüncelerle doluydu. Fakat onun kelimeleri o düşüncelerin arasına girmemişti. Bende bir yıkım yaratmak ister gibi kalbime ulaşmışlardı. Kalbime iğneler saplıyorlardı. Bunu hissediyordum. Bedenime ama en çokta ruhuma verdiği acıyı hissediyordum. Kelimeleri bana acı vermek istiyordu.

Hafifçe yutkundum. Acı içinde yere çöküp ağlamak istiyordum. Nefretinin  kucağında ağlamak... Durmasını istedim. O cümleyi geri almasını, onun bir hedef olmadığını, kimsenin bir hedef olmadığını söylemek istedim. Fakat o ne durdu ne de kalbime sapladığı iğneleri geri aldı. O iğnelerin acısını sadece arttırdı.

"Senin ağına takılacağımı mı düşünüyorsun yoksa? Diğerleri gibi olabileceğimi mi?"

Gözlerimin yanmaya başladığını hissettim. Bileğimde duran elini hâlâ hissediyordum. O elin orada durmasına neden izin veriyordum?

Hızla tutuşundan kurtulup ellerimi göğsüne götürüp sertçe ittirdim. O kadar boş bulunmuştu ki son anda dengesini kaybedip düşecek sandım. Fakat bu artık umrumda değildi. Kelimeleri nefes almamı engellemeye başlamıştı. Zehirli düşüncelerini zihnime akıtmış, acı çekmemi sağlamıştı. Dudaklarımı hafifçe araladım. Sesim cılız ve güçsüzdü.

"Neden bahsediyorsun sen?"

Alaycı gülüşü kulaklarıma doldu. Kollarını göğsünün altında bağladı.

"Beni aramıyor muydun, Jessica? Geldiğinden beri gözlerimi üstümden ayırmıyorsun, beni takip ediyorsun."

Kollarını çözdü ve iki yana açtı. "Bak işte, buradayım."

Aptal, aptal Jessica!

Kalbimin acısını her yerimde hissediyordum fakat az önce yarım kalan öfkem kendini yeniden göstermek istiyordu. Bana nasıl bunları söyleyebilirdi? Ona aşık olan kalbimi nasıl zehirleyebilirdi? Bana nasıl böyle davranabilirdi?

Ve sonra dudaklarımdan kıkırtılar yükselmeye başladı. Bunlar büyüyüp koca bir kahkaha oluşturdu. Neden güldüğümü bilmiyordum. Elim ve ayaklarım titrerken düşmemek için duvara tutundum ama kahkahalarım gittikçe artmaya başlamıştı.

Uzun bir süre daha kahkahalarımı işittim. Gozlerimden akan yaşları ona farkettirmemeye çalışıyordum. Ağlamamı gizlemek için gülüyordum. Acınası bir kızdım. Acınası, işe yaramaz bir kızdım ve biliyordum acı içinde ölecektim.

Kahkahalarımı kesip yüzümü ona döndüm. Onun güzel yüzüne bakıp, ona ne kadar aşık olduğumu haykırmak istiyordum. Ah, ona o kadar çok aşıktım ki... Kimseye bu kadar çok aşık olamamıştım. Lakin, sesim artık bana yabancıydı. Kelimelerimi ben değil öfkem yönetiyordu. Davranışlarımı ben değil, kalbime bıraktığı zehir belirliyordu.

"Kendini bu kadar önemsemen ne acı, Jonathan. Senin yüzüne her baktığımda bulanan bir mideye sahibim. Üzgünüm, dünyada tek erkek sen kalsan bile, yine de seni ağıma düşürmekle uğraşmazdım. Buna değmezsin."

Ve ben bir kurtun ini gibi kapana kısıldığım odadan çıktım. Tekrar nefes alabiliyordum. Tekrar yürüyebiliyordum. Tekrar konuşabiliyordum. Sadece, artık zehirli bir kalbe sahiptim. Sadece artık daha fazla acı çekecektim.

----------Bilinmeyen Numara: Engelimi kaldırman ne büyük incelik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


----------
Bilinmeyen Numara: Engelimi kaldırman ne büyük incelik...

Bilinmeyen Numara: Yoksa alay edecek başka bir insan bulamadın mı?

Jonathan Heart yazıyor...

Jonathan Heart çevrimiçi

Jonathan Heart yazıyor...

Jonathan Heart: Neden bahsettiğini anlamıyorum.

Jonathan Heart: Engelini kaldırdım çünkü bunu hak etmediğini düşündüm.

Bilinmeyen Numara yazıyor...

Bilinmeyen Numara çevrimiçi

Bilinmeyen Numara yazıyor...

Bilinmeyen Numara: Neden numara yapıyorsun?

Bilinmeyen Numara: Gerçek yüzünü biliyorum, Jonathan Heart.

Bilinmeyen Numara: Sadece aptallık bende işte

Bilinmeyen Numara: Değiştiğini sanmıştım.

Bilinmeyen Numara: Büyüdüğünü sanmıştım.

Bilinmeyen Numara: Fakat, sen o eski, umursamaz çocuksun.

Bilinmeyen Numara:  Kendini eğlendirmek için insanları parmağında kukla gibi oynatan o çocuksun.

Bilinmeyen Numara: Hâlâ bir çocuksun.

Bilinmeyen Numara: Ve ben bu çocuğa rüyalarımda sığınmaktan nefret ediyorum.

YN/ Mağdur edebiyatı... Her zaman işe yarar.

Heartbreaker |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin