Y E N İ K U R A L L A R

En başından başla
                                    

"Kafama göre yaptığımı kim söyledi?"

"Sebebi neydi o zaman?"

Tom duraksadı. Şimdi yüzü adamakıllı gergin duruyordu.

"Seni ilgilendirseydi bilirdin. Demek ki ilgilendirmiyor"

Tom böyleydi. Demin çok iyi davranırken hemen sonra birden sizi aşağılayabiliyor, bağırabiliyordu ama buna alışmıştım o yüzden çok da umursamıyordum.

Müdür Dippet'in odasının önüne geldiğimizde Tom şifreyi söyledi ve odasına girdik.

Oda o kadar karmaşıktı ki başımı ağrıtmıştı. Her yerde eski müdürlerin tablosu asılıydı ve hepsi de hareket ediyordu. Bu da başımın dönmesine sebebiyet veriyordu. O sırada tökezledim, Tom beni tuttu.

"Sen iyi misin?"

"Evet.. Yani sanırım"

"Galiba gerçekten de dinlenmen gerekiyor.. Dönüşte hastane kanadına uğrarız."

"Hayır, uğramayalım"

"Neden ki? Hastasın işte"

"Değilim Tom! Ve hastane kanadına uğramayacağım."

"Uğrayacağız. Konuyu burada kapatıyorum"

Tom o kadar kesin bir şekilde söylemişti ki ısrar etsem bir yarar sağlamayacağını biliyordum. O yüzden sustum ve kollarımı birbirine kavuşturdum. Bir süre sessiz kaldık.

"Müdür Dippet sanırım yok.." Bu rahatsız edici sessizliği Tom bozdu.

"Evet, bunu ben de anlayabilmiştim aslında"

Tom göz bayılttı. "Madem sen de anlamıştın neden söyleyen ben oldum?"

Bu sefer göz bayıltan ben oldum ve sessizce oturmaya devam ettim. Beş dakika beklediysek de Müdür Dippet'e ait bir iz yoktu.

"En iyisi gidelim. Belki hastane kanadına uğrayıp buraya dönmemiz daha iyi olur."

Kafa salladım. Ayağa kalktığımda yine yalpaladım. Tom beni tuttu ve omzuma kolunu attı.

"Böyle yürüsek daha iyi, diğer türlü düşebilirsin"

Kafamı salladım ve gülümsedim "Teşekkür ederim.."

"Bir şey değil."

O karmaşık odadan çıktığımızda biraz daha iyi olsam da Tom haklıydı. Hastane kanadına gitmem şarttı.

"O kadar az yersen olacağı bu" Tom sinirli bir şekilde söyledi.

"Ne?"

"Hiçbir şey yediğin yok. Tabii ki hasta olursun"

Kafamı salladım. Aynısını Jane de sürekli söylüyordu.

Hastane kanadına yaklaştığımızda kulağımıza gürültüler gelmeye başladı. Telaşlı ayak sesleri, fısıldaşmalar.. Aynı o geceki gibiydi.. Saldırı gecesi gibi...

Tom ani bir hareketle sahanlığın oradaki kolona ikimizi de sakladı ve sesleri dinlemeye başladı.

"Yine saldırı olmuş olamaz, değil mi?" Endişeli bir şekilde sordum.

"Allison, sana birkaç gün önce, yani sen bayılmadan önce ne dediğimi hatırlıyor musun?"

Düşündüm, ama aklımda hiçbir şey yoktu. Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Basilisk yok. Kayıp. Odada bulamadım. Aynı şekilde okulda da aradım. Bunu sana söyledim ama sen bayılınca o yüzden bayıldın sanıp üstüne gitmedim"

V A R İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin