H O R T K U L U K

6K 437 119
                                    

Bugün oldukça zor bir gün olmuştu ve şimdi saat neredeyse gece yarısıydı. Çoğu kişi uyuduktan sonra gizlice ortak salondan sıvışmıştım. Son zamanlarda (yani üç gündür, bence gayet de son zamanlarda, değil mi?) geceleri kütüphaneye geliyordum. Yeni Kitaplar okuyup vakit geçirmek hoşuma gidiyordu.

Dışarı çıkma yasağı sırasında kütüphaneye ilk defa gelmememe rağmen garip sessizlik nedeniyle tedirgindim. "Lumos" diyerek asamın ucunu aydınlattım. Son zamanlarda kafamı dinlemek ve biraz araştırma yapmak için kütüphaneye geliyordum, bu nedense bana iyi geliyordu. Bugün hava ekstra soğuktu, o yüzden yanıma neden fazladan kazak almadığım için kendime kızmakla meşguldüm. Ancak fazla kalın giyinmek hareket kabiliyetimi azalttığından, bu yersiz bir yakınmaydı. Ya üşümeyi seçecektim ya da yakalanmayı. Ben tabii ki de ilkini seçtim. Dikkatlice sağa döndüm, kısıtlı bölümün kilitli kapısının önünde durdum. Mümkün olduğunu kadar sessiz bir biçimde kapıyı açtım ve içeri süzüldüm.

Pek çok kitap oradaydı, okunmamış, el değmemiş, takdir edilmemiş.. Burası sanki gizli bir hazine gibiydi. Parmaklarımla kitaplara dokunurken ilgimi çekebilecek bir kitap arıyordum. Gözlerim eski bir kitaba sabitlendi ve raftan çıkarmak için uzandım.

"Burada sinsi birileri var"

Derin, alçak bir sesle sese döndüm ve asamı yüzüne tuttum. Adamdaki ışık karşımdaki kişinin yüzünü aydınlatarak Tom Riddle'ı ortaya çıkardı.

"Bunu yapma!" diye kısık bir sesle kızdım.

"Neyi yapmayayım?" Kaşlarını kaldırdı

"Gizlice birilerine yaklaşma." Gözlerimi devirdim.

"Burada ne arıyorsun Riddle? Eminim bölüm başkanları kısıtlı bölümü kontrol etmekten sorumlu değil."

"Sen burada ne yapıyorsun asıl Lewis?" Ellerini cebine koyarak bana yaklaştı ve devam etti

"Gece yarısı maceraları mı?"

"Uyuyamadığım zaman buraya geliyorum" Sırıttım ve devam ettim

"Ne zaman ne öğrenebileceğini asla bilemezsin"

"Güzel teori" Ulaştığım eski kitabı aldı ve elinde çevirdi.

"Bunun yasak ormanda bulunabilecek bazı minerallerin nasıl kullanılabileceği hakkında olduğunu hatırlıyorum. Açıkçası oldukça sıkıcıydı."

"Öyleyse senin önerin nedir?" Kitabı geri koyarken sordum.

"Sana çok ilginç bir kitap göstereceğim ama ne yazık ki burada değil"

"Peki nerede?" Gözlerim yeni bir kitap fikriyle ışıldadı.

"Ne düşünüyorsun?" Tom'un yüzü müthiş gülümsemesiyle kaplandı.

Onun yeşil gözlerine bakarken birden omuzlarım düştü.

"Bahsettiğin kitap sende, değil mi?"

Kafasını salladı ve "Benimle gel" diye seslendi, ardından kapıya doğru yöneldi. Ben de arkasından onu takip ettim. Bu çocuk ne dese yapıyordum ve nedense hayır diyemiyordum. Artık buna bir dur demeliydim ama şu an bana bir kitap göstereceği için -en azından ben öyle umuyorum- hayır deme işini sonraya saklayabilirdim.

Kısıtlı bölümden, kütüphaneden çıktıktan sonra koridora doğru onu takip ettim. Güzergahları ne kadar iyi bildiğini fark ettim. Eğer gözleri kapalı olsaydı eminim yolu ezbere bulurdu. Slytherin ortak salonuna doğru yürüdüğümüzü, ama kullanmadığımız bir yoldan gittiğimize dikkat ettim. Sanki aklımı okuyormuş gibi konuşmaya başladı, bu ilk kez olmuyordu, o yüzden gerçekten böyle bir yeteneği olup olmadığını merak ettim.

V A R İ SWhere stories live. Discover now