Ö P Ü C Ü K

4.5K 339 621
                                    




Yazarınız geldiiii! Sınavlarım bitti ve işte buradayım. Beni sabırla beklediğiniz için teşekkür ederim. Sizi çok özledim. Siz benim var olma sebebimsiniz. İyi ki varsınız. Umarım bu bölüm beklentilerinizi karşılar. Yorumlarınızı bekliyorum lütfen benimle konuşun! Sizi seviyorum ve bunu sonsuza kadar söyleyebilirim. İyi ki varsınız benim güzel ailem.. Sizinle gurur duyuyorum, bu kadar iyi ve mükemmel olduğunuz için. Ve sevginize layık olduğum için kendimi şanslı sayıyorum. İyi ki varsınız.. İyi okumalar. Ve beni sevdiğiniz için teşekkürler!


----------------------------------------------------------------------------------------------





'Hiçbir şey yolunda değildi. Sadece yolundaymış gibi davranıyorduk. Sömestr neredeyse gelmişti ve kışın soğuğu kuleyi saran korku hissiyle hepimizin ruhunu dondurmuştu. Korkuyorduk. Hatta belki de içimizdeki bu his korkunun da ötesindeydi. İnsanlar birbirine düşmanlaşmıştı. Kimse birbirine güvenmiyordu. Herkes bir başkasından şüpheleniyordu. Ama tabii ki herkesin bir numaralı düşmanı Tom Riddle idi. Herkes, her zaman Tom'dan korkmuştu. Kimse ona yakın olacak kadar cesur olamamıştı. Müritleri hariç. Ve ben hariç. İki haftadır Tom ile sevgiliydim. Bu çok tuhaf hissettiriyordu. Sanki her an bir şey olabilecekmiş gibi hissediyordum. Ama en başından beri sevgiden uzak bu çocuğun içinde bir yerlerde, en derinlerde de olsa sevgi olduğunu biliyordum. Herkeste olmaz mıydı? Herkes sevilmeyi hak etmez mi? Bilmiyorum.. Ama Tom çok başka, bunu biliyorum. Ona aşık olup olmadığımdan emin değilim. Ancak ona karşı duyduğum sevgi tüm kalbimi dolduruyor, öylesine dolduruyor ki başka birini daha sevebileceğime emin değilim. Belki de aşk budur. Bilmiyorum.. Bugünlerde kafam oldukça karışık. Saldırı olmasından korkuyorum. Çünkü eğer olursa.. Tanrım. Ağlamak, çığlık atmak istiyorum bazen. Ama kimse duymayacak, bunu biliyorum. Kendi içimde boğuluyorum. Bazen nefesim kesiliyor, nefes alamıyorum. Bir derdinin olması zaten yeterince baş belasıyken kimseye anlatamamak nefesimi kesiyor. Bu durumla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. Duraksamak istiyorum ama duracak vaktim yok. Ne yapacağımı bilmiyorum.'

Tam bunları günlüğüme yazarken çirkin bir kahkaha duydum. Bu kahkahanın kime ait olduğunu çok iyi biliyordum. Duymazlıktan geldim.

'Hahahaha! Demek dersini almadın, ha Allison? Hala mı günlük yazıyorsun? Cidden mi?'

Olive Hornby ve Dolores Umbridge çirkin yüzlerini bana yaklaştırıyordu.

'Ders alması gereken sen değil misin, Olive? Günlüğümü çaldıktan sonra Tom'un söylediklerini unutmuş gibisin.' Sahte bir gülümsemeyle söyledim.

'Bak bak.. Bu gücü kimden alıyorsun, erkek arkadaşından mı? Herkese saldırmaya çok alışmışsınız. Hatta işi büyütüp Sırlar Odası'nı açmışsınız ki bu işi siz yapmadığınızda başkası yapabilsin.' dedi Olive yüzündeki o çirkin gülümsemeyle.

'Kes sesini, karşımda daha da küçülme.' İğrenerek konuştum.

'Ben mi küçülüyormuşum? Bak sen.. Senin karşında kim olduğunu farkında mısın, küçük cadı?'

'Evet fazlasıyla farkındayım. Bu nedenle senden korkmuyorum. Cidden, bana ne yapabilirsin Olive? Söyle. Beni nasıl yenebilirsin. Bu mümkün mü? Aklında bir plan var mı?'

'Aklımda bir plan olsa sana söyler mi sence?' Dolores 'efendisini' tiz sesiyle savundu.

'Sana sormadım, yalaka. Sahi sen ne işe yararsın? Yakında sana tasma takmasını da ister misin Dolores?' Bu cümleleri nasıl kuruğumu farkında değildim. Sanırım Tom'la fazla zaman geçirdim. Bu sırada Dolores'in yüzü üstündeki hırkayla uyumlu bir pembe renge büründü.

V A R İ SWhere stories live. Discover now