35.Bölüm/İmtihan Dünyası 🌹

894 76 11
                                    

Yağmur damlaları sırayla avuçlarına doğru düşerken sırılsıklam bir duygunun yüreğine nüfuz edişini tekrardan seyrediyordu. O kelimelerin yerle bir oluşunu dahi görüp sessizce sevdâ mürekkebine kalbini bahşederken kaybediş öyküsünü yineliyordu. Fakat yapacağı tek şey bu zehirli sevdânın ucundan bir an evvel vazgeçip yokluğa meyletmekti. Zirâ son sözü dava aşamasında söyleyen kaderin ağır sillesini dahi kalbinde hissediyordu. Kaybetmek bu kez çok ağır geliyordu, bunu derinden hissetmek başka türlü acıtıyor kahrediyordu. Dipnotunu yazarken hayatın, idam masasını andıran duygular eşiğinde bir elinde kalem bir elinde muhafaza edemediği hayal tablosu. Ve onca hayal kırıklığına uğrattığı sevdâ...

"Siz Yavuz oğlu Berat, Reyhan hanımla evlenmeyi kabul ediyor musunuz? "

Kalbinden gelen çatırdama ve yıkılma seslerini ne kadar duymazlıktan gelse de başarabilmek mümkün değildi. Bir nikâh masasının yüreğini idama götüreceğini hiç hesaba katmazdı. Oysa yanı başında duran kişinin bir zamanlar heves dahi olsa ne çok sevdiği olduğunu düşündü. İmza için eline aldığı kalemin kurşunu ile ölüp bu kabustan uyanmayı ne çok istiyordu. Fakat her şey için artık çok geç olduğunu bilmiyordu. Bir kalbi milyon kez parçaladıktan sonra hâlâ ondan medet ummak olmazdı. Gözyaşlarını içine akıtırken buruk bir tebessüm döküldü yanaklarından. Nişanlısı mutlulukla "evet" diye salonu inletirken Berat ayağına basan kişinin Hilâl olmasını hayal ederek kalbine nokta atışı yapıyordu.
Gözyaşları ile büyür bazı sözler, yürekte can çekişen her acıya bir kâtre düşer en büyüğünden. Berat belki de kalbimin idâmından habersizce güldü. Uçurumun dibine yuvarlanan bedenine nazikçe bakarken karşısında bir peri kızı edâsıyla gülümseyen Reyhan'ın hayatını karartmanın cezasını nasıl ödeyecekti? Doğrusu bu mücadelede kaybedenden çok mutsuzu mu oynayacaktı? Bu bilinmezler içerisinde boğuk boğuk nefesler alıp verirken nikâhın bitişi ile bir nebze de olsa rahatladı. Peki ya sonra? Sonrası, derin bir uyku. Ölüm öncesi sessizliğin kuytusunda acılı bir fragman.

Berat Hilal'e yazdığı ilk sözleri içinden son kez okudu.

Hilal'im ;

Gözlerinde hayallere dalıp sabahlara kadar uykusuz kaldığım, aşkın sözlükteki karşılığı olan yârim. Seni ne denli özlediğimi anlatsam inan ki hayran kalırsın. Sana şiirler yazacak vaktim olmadı, fakat aşkın kitabındaki isim sen oldun. Seni üzmeyi hiçbir zaman istemezdim bazı şeyler nedensizce kabul edilir, senin beni her halime rağmen kabul ettiğin gibi. İşte ben de sensiz kalmayı kabullendim, solum kanaya kanaya. Özlemimi anlatmak için yeterli düzeyde cümleye sahip değilim yine de özlediğimi söyleyebilirim. Belki şunun şurasında bir ay kadar süren var her şey için çok geç kaldığımın da farkındayım. Biliyor musun bir gün seni neden bırakıp gittiğimi öğrendiğinde bana teşekkür edeceksin. İşte o gün gelene kadar ben yokum. Firdevs Cennetinde görüşmek ümidiyle, soluma adını altın harflerle sonsuza dek benim olasın diye kazıdığım yâr.Hoşça kal, seni hep bir basamak daha çok seveceğim. Ve hep şunu hatırlat kendine ; Ölüm bir son değildir.

Fani hayatımın baki kalacağısın,
Ey sevgili belki bugün ya da yarın,
Toprağa kuşanıp ağlayacaksın.
Üzerine düşerse gözündeki yaşlar ;
Aşkımla ıslanacaksın.

***

'Yapma!' İç sesinin kontrol düğmesini kaybeden Muhammed iyi ve kötü çatışmasının kurbanı olmaktan kendini alamıyordu. Edep timsâli bir genç iken yanlış arkadaş ile takılıp ona benzemenin ceremesini çekiyordu. Azap prangaları boynunda olmasına rağmen hayatına vurdumduymaz bir hâlde devam ediyordu. Üzerine tane tane yağan yağmuru da susturdu hain pusuları. Ne yazık pusulası doğru olmayanın kaybolduğu sular. Derin bir çukura batan kirli bedeninden arınmayı bekleyen günahları var.

Medreseli Geliyor Where stories live. Discover now