Kalp Krizi Vakası/17.Bölüm🌹

1.2K 133 58
                                    

Gaflet yollarını bırakmayan rahmet kazancını zamanla yitirir. Gözlerin katran rengiyle buluşup da acılarla kıvrandığı gece, bir toz bulutuna daha saklanır dertler. Usulca mavi gökyüzüne kara bir örtü çekilir, ferman Allah'ın der son kez geliverir. İnsan en çok kaybettiği zaman canı yanınca Rabbi'ni hatırlayan pek nankör bir canlıdır. Allah ne zaman bir kuluna mutluluk bahşetse kul en son o nimeti ona veren Rabbî hatırlar. Çünkü insanoğlu şükür bilmeyen nankör yüklü bir varlıktır. Başı dara düşünce dualar edip yalvarmaya başlayan âciz kuldur insan.
O da tüm acizliğini göz önünde bulundurarak Allah'a duâ etmeye başladı. Seccadesi ıslanan Ömer, koskoca dünyada yalnız başına kaldığını hissedip gecenin bir vakti üzülmeye başladı. Teheccüd namazı için uyandığı hâlde aslında gözüne zerre uyku girdiği yoktu. Başını yasladığı yastığa ağır gelen düşüncelerin altında ezilip yok oluyordu zihni. Kayıp erkek kardeşini düşünüp kendine teselli ararken kalbine konan sevdâ tohumuyla yaralanıp gidiyordu. Ne yapsın bilmiyordu. Gözyaşlarını silip avuç içlerini semâya kaldırarak duâ etmeye başladı tüm samimiyetiyle.

"Ey Rabbim! Sen her şeye Kâdirsin, şu âlemde senden başka kimsem yok. Bir babam var varlığı zarar. Sen yardım et Allah'ım, benim tek sığınağım sensin. İnşaAllah Ümmü Gülsüm Muhammed ile çok mutlu olur. "

Ömer son duayı ederken gözlerinden süzülen damlalar hızını artırıp avuçlarından aşağı doğru dökülüyordu. Aşk, sevdiğinin mutluluğu için Allah'a duâ etmektir. O dualarında samimiyet barındıran koca gönüllü insandı. Ömer seccadesini katlayıp zor da olsa uyumak için gözlerini yumdu. Belki de rüyalar mutluluğun habercisidir. Annesini rüyada görmek ümidiyle defalarca uyuduğu zamanları oldu.

*
Aklı ve kalbi arasında yokuş tırmanan Ümmü Gülsüm düşünmekten yorgun düşüp uyuduğunun farkında bile değildi. Kalbi Ömer diye çarparken aklı ondan uzak kalması konusunda sinyaller veriyordu. Fakat Muhammed onun için yalnızca bir pişmanlık ibaresi olurdu, sevdiği O değildi bunu biliyordu. Uykular birer zehir hâline gelirken gördüğü kabusla beraber uykudan uyandı.

"Aman Allah'ım! Bu nasıl bir şey böyle, ne yapacağım ben? "

Üzerinde perişan vaziyette duran battaniyeyi kaldırıp yatağından hızla kalkıp lavaboya doğru yürüdü. Uzun zaman sonra babasını görmenin mutluluğunu yaşayamadan sevdiği insanın ölümünü görmenin acısı içini acıtıyordu. Elini kalbine götürüp içli içli ağlamaya başladı. Musluğu açıp sesinin diğer talebelere gitmediğine emin olduktan sonra elini yüzünü yıkayıp kenarda duran halının üzerine oturup ağlamaya devam etti. Hafızlığını tamamladıktan sonra ailesinin yanına gidip mutlu olmanın hayalini kurarken babasının hastalığı sebebiyle onu yalnız bırakması dünyasını alt üst etmeye yetmişti. Ne yapacaktı, bilmiyordu. Boynunda baba yadigarı olan kolyeyi çıkarıp avuçlarında tuttuktan sonra öptü kalbine götürdü. İnsan bazen sevdiklerine değil onlardan kalan hatıralara sarılıp öper. Öyle zor ki canından bir parçasını kaybedip geri getirememek. Gözyaşları yanaklarından usulca aşağı inerken bir ağlama sesi duydu. Demek ki ondan başka ağlayan biri daha vardı. Sabırla düşünmeye başlasa da bir seçim yapmak zorunda kaldığını anladı. Belki de bu rüya bir işarettir? Çok sevdiği insandan vazgeçmesi gerekirdi belki. Ümmü Gülsüm de öyle yapacaktı, ellerinde sıkıca tuttuğu kolyeyi tekrardan boynuna asıp elini yüzünü yıkadıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi odasına geçti. Koridorda gördüğü gölgenin Ömer'e ait olduğunu fark etse de arkasına dahi bakmadan ortadan kayboldu. Ve Ömer bir yapboz gibi binbir parça olurken Ümmü Gülsüm kalbindeki aşkı toprağa gömmeye başlıyordu. Bu sevdanın ağırlığını taşıyamayan kalpler giderek yoruluyordu. Kader ağlarını başka yerlere doğru atarken kalp yalandan sevmelere doğru gidiyordu.

MEDRESELİLER

"Selâmûn Aleyküm ihtiyarlar. "

Berke her zamanki muhteşem gelişiyle insanlardan fazla puan almıştı. Fakat ihtiyar kelimesi bazılarına tuhaf geldi.

Medreseli Geliyor Where stories live. Discover now