Bir Pişmanlık|11.Bölüm 🌹

1.8K 223 60
                                    

Bazen insan yağmurların altında değil de iki çift sözün altında sırılsıklam olur. En acısı da kanayan bir yüreğin bulunmaz tesellisi. Unutmayın ki Allah kırık kalplerdedir.

*
Gözlerde telaşla düşmeyi bekleyen yaşları gönlün hüzün kumbarasında birikmeye başlar. Göğün muhteşem dizaynından habersiz yaşayan insanların içlerindeki harabeliğinden kimsenin bildiği bir şey yok. Günler yine soluksuz bir ayrıntı, tedavisi umutla beklenen bir hasta gibi geçiyordu. Dökülen her takvim yaprağında bir anı yitip gidiyordu.

Medresenin perdeleri usulca çekilirken güneş duvaklı bir gelin gibi artık yüzünü göstermeye başlıyordu. Huzurun başlangıcı olması temennisiyle talebeler gözlerini açıp sırayla ellerini, yüzünü yıkıyordu.

Kahvaltılar yapıldıktan sonra Kurân dersiyle günün bereketinden istifade edilecekti.

"Sizce temizlik yarışmasının kazananı kim olur?"

Muhammed arkadaşlarına sorduğu sorunun cevabını beklemeye koyuldu.

"Ay şekerim tabii ki de biz kazanırız. "

"Ah Berkoş senin şu hallerini de özlemiyor değiliz. "

Gülüşmeleri ortadan kaldıran kişi ise çok uzakta değildi.

"Sayende yarışmayı kızlar kazanacak."

Ömer alev alan gözlerini Muhammed'e doğrulturken Muhammed yalnızca bileğini avucunda sıkıyordu. Zaten onun hayat hikayesini öğrendikten sonra tartışmanın anlamsız olduğunu düşündü.

Erkekler Siyer dersi için sınıflarına giderken Kadir Hoca müjdeyi vermek için Kurân dersine giriyordu.
Kızlar Ramazan Hoca yerine Kadir Hoca'yı gördüklerine şaşırsa da ses etmeden yerlerine geçti. Selâm faslından sonra direkt konuya giren hocayı herkes can kulağı ile dinliyordu. Fakat Hilâl'den henüz bir ses yoktu.

"Evet kızlar diğer hocalarımızla da istişare yaparak kazananı belirledik. Sizi ödül olarak Eyüp Sultan Camii'ne götürüp orada beraber duâ etmeyi istiyoruz. Bunun haricinde lokantada hep beraber lahmacun da yiyeceğiz. Şöyle ki oraya Esra Hoca ve diğer bayan hocalarımızla siz gideceksiniz, bende erkek hocalarla beraber gideceğim. Daha rahat olmanız için böyle bir şey düşündük umarım sizlerde memnun olursunuz. Sizlerle gurur duyuyorum. "

Tuğçe söz hakkı isteyerek konuşmaya başladı.

"Ne kadar ince düşünmüşsünüz hocam. Allah sizden razı olsun,  ödül muhteşem. "

Sınıf duydukları karşısında hayli şaşırırken halinden oldukça memnundu. Mutlulukla tebessüm eden kızlar Ramazan Hoca'yı beklerken Kur'anı Kerim kitabını açıp okumalarını ilerletmeye çalışıyor bir yandan da derslerine çalışıyordu.
Biri hariç. Zorla kapandığından kimsenin haberi dahi olmayan kendi içine de kapanıp olan Gizem. Hayatına dair en ufak bir ipucu dahi vermeyen gizemli kız hâlâ  daha neden burada olduğunu idrak edememişti. Bu gizemin bir gün çözülmek üzere açılacağını bilmemizde sakınca göremiyorum.

Kızlar derslerine o kadar konsantre bir şekildeydi ki hocanın geldiğini anlamaları birkaç dakikayı buldu.

"Selâmûn Aleyküm hanımlar. "

"Ve Aleyküm Selâm. "

"Oo harıl harıl ders de çalışırmış benim güzel kızlarım. Kızlar önümüzdeki aylarda Kur'anı En Güzel Okuma Yarışması yapılacak, bu yarışma vakti gelene  kadar herkes okuyuşunu güzelleştirmeye eksiklerini kapatmaya özen göstersin. Bu arada bugünkü konumuz,  İklâb olacak.
İklâb nedir önce bunu konuşalım. İklâb şöyledir; Tenvin  (iki üstün, iki ötre, iki esre) veya sakin nûndan  (cezimli nun harfi) sonra   ب ( be harfi)  gelirse iklâb olur. İklâb  kalabe  kökünden gelir, manası dönüştürmek demektir. Tenvin veya sakin nûndan sonra be harfi gelirse o harfi  م  (mim) sesine dönüştürürüz. "

Medreseli Geliyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin