Kutlu Doğum |5.Bölüm🌹

3.4K 354 160
                                    

Medresenin güzel öğrencileri öğretmen açığının kısa sürede kapanmasıyla artık kız ve erkek bölümü olacak şekilde ayrı ayrı öğrenim göreceklerdir. (Böyle devam etmesi daha doğru olur. Ama bölümler nasıl gider bilemiyorum, hayırlısı olsun.)

Siyer hocası erkeklerin dersine girme saatine tekrardan göz attı, öğlen namazını da edâ ettiği için için pek rahat bir vaziyette adımlarını kuvvetlendirdi.

"Yâ Allah bismillah." diyerek sınıfın huzur veren o nadide kokusunu içine çekerek içeri girdi.
Etrafta oluşan sessizlik hocanın gözünden kaçmadı ki hemen soru faslına geçti.

"Çocuklar,  sınıf neden bu kadar sessiz?"

Sınıftan tekrar bir çıt çıkmayınca hoca çareyi eline tebeşiri alıp tahtaya adını soyadını yazmakta buldu, istemsizce de güldü.

"Herhalde burası engelli sınıfı, dilinizi mi yuttunuz gençler?"

Tahtaya büyük harflerle Serpil Yaman yazan hocanın ismini herkes okuyup öğrendi.

İsmail söz isteyerek konuştu.

"Hocam, malumunuz Kutlu Doğum bugün. Ve Kadir Hoca da bir yarışma düzenlendiğinden söz etti. Hatta kazanana umre ödülü var, ee biz de nerede beleş oraya yerleşgiller olarak durmaksızın çalışıyoruz."

Yoklamayı da sınıf başkanı vasıtasıyla halleden Serpil Hoca, elindeki kalemi evirip çevirip konuşmaya başladı.

"Hım anladım evladım, ben de sizi böyle suskun görünce bir şey oldu sandım. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'e bol bol salavât getirmeyi de unutmayın. "

Bu esnada boşboğazlık yapmadan duramayan Berke lafa karıştı.

"İlahi İsmail, boşa kürek çekiyorsunuz be. Birinci belli, hiç şansınız yok. Gecelerimi gündüzlerime katıp kazanmak için her şeyi yapıyorum. Kendinizi oyalıyorsunuz, benden söylemesi canlarıım."

Serpil Hoca güldüğü belli olmasın diye Berke'yi işaret ederek ona bir soru soracağını söyledi.

"Peygamber Efendimiz'in süt annesinin adını , doğduğu yılı söyler misin?"

Erkekler böylesine kolay bir soru karşısında Berke'ye 'yaparsın sen koçum' bakışı atmayı da ihmal etmezken Berke sağına soluna bakıp ipucu almanın telaşına kapılmıştı.

"Eee Berke Bey süreniz daraldı, bir cevabınız yok mu?"

"Hediye süt annesinin adı, doğum tarihi de 610 olmalı."

Sınıfın neşesi Berke'nin vermiş olduğu cevap karşısında iyiden iyiye artmıştı. Ortam epey bir yumuşamıştı.

"Hayır evladım, şimdi otur ve beni dinle. Öncelikle sen Peygamberlerin hayatını güzel ve detaylı bir şekilde öğrenerek hem dünya hem de ahiretine katkı sağlayabilirsin. Peygamberimize layık bir ümmet olabilmek için onun yaşamından örnekler edinmemiz gerekmez mi? Bundan sonra Siyer derslerini daha dikkatle dinle.
Cevap da şöyle olacaktı ; Peygamberimizin süt annesinin adı Halime, doğum yılı ise 571."

Berke kendinden emin konuşmalarını sindirip havası sönmüş bir balonu andırıp yerine oturdu, havası kaçmıştı. Sınıfa yeniden rezil olmak onu tedirgin ve mutsuz etse de zamanla daha iyi olabileceğine inanıyordu, yılmadan Yaradana dua ediyordu.

*****

Muhammed erkeklerin ve kızların artık ayrı bölümlerde öğrenim görmelerine istemeden de olsa üzülmüştü , bu gerçeği kabullenmekte zorlanmıştı. Medresenin girişinde oturup bahçeden aldığı bir papatyanın narin yapraklarına bakarken içinden 'seviyor, sevmiyor' diye bir tespit yapmaya çalışıyordu. Arkasından kendisini gözetleyen Ömer'in  varlığından habersiz bir şekilde Ümmü Gülsüm'ü görme ümidiyle kenarda bir yerde savrulan yaprak olmaya bile razı idi, yeter ki onu gören gözleri olsundu. Hiç yılmadan , usanmadan , sabırla sevdiğinin yollarını bekliyordu.

Medreseli Geliyor Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon