ACEMİ VE IÇTEN-6

1.8K 265 47
                                    

Zil çaldığında evde bir hareketlilik görmeyince hızla yerinden kalkıp aşağıya indi ve kapıyı açtı genç kız. Akşam olmak üzere olduğundan Asiye hanım kapıyı kapatmıştı. Ferhan avlu kapısı yerine ev kapısını kilitleyen anneannesinin bu garip hareketine pek anlam veremese de artık alıştığı için bir şey demiyordu. Gelen Sedef ve henüz tanışmaya fırsat bulamadığı kuzenleriydi. Sedef'in neşe ile içeri girmesini izlerken kızlar da onu takip etti. Hepsi ne yapacaklarını, nereye oturacaklarını biliyorlardı, tıpkı kendi evlerindelermiş gibi, Ferhan'ın aksine. Nihayet oturduklarında bir iki dakikalık sessizlik oldu ve Ahunaz konuşmaya başladı.

"Ben Ahunaz, Sultan teyzenin kızıyım." Ferhan lila bir gömlek giymiş, yüzünden neşeli olduğu anlaşılan fakat her an olumsuz bir şey söyleyecekmiş gibi bakan Ahunaz'ı inceledi. Sultan teyzesinin adını duyunca gerilse de Ahunaz'a belli etmedi. Sonuçta kız sadece tanışmaya gelmişti.

"Ben de Ferhan, tanışmıştık zaten" dedi sakin bir ses tonuyla. Sonra sırasıyla Cemil Bey'in kızı Derya, Halime hanımın tıpkı ona benzeyen kızı Leyla kendilerini tanıttılar. Aslında direkt konuya girmiş olmamak içindi bu ilkokul öğrencisi gibi halleri. Birbirlerine ısınmaya başlamak adına İstanbul'da çalışan abilerine kadar her şeyi anlattılar, ailelerini tanıttılar. Ferhan ise hepsini dikkat ve sessizlik içinde dinledi, aklının bir köşesine yeni ailesinin fertlerini not etti. Ve sıra kendisine gelmişti tek bir kelime ile.

"E sen?" Tüm bakışların kendine çevrilmesi ile yerinde kıpırdandı ve duruşunu dikleştirdi. Halıya baktı, tavanı inceledi, doğru ve yalın kelimeler seçmeye çalışarak konuşmaya girdi.

"Ben burada bir ailem olduğunu öğrendim. Sizi bulmak için geldim ve buldum da. Büyük bir ailesiniz, bir arada ve mutlu. Dahil olmak istedim... Annem de öyle isterdi." Kesik kesik konuşmuştu, kızlar ailelerine yapılan övgü ile gururlansa da son cümle ile durgunlaştılar. Hiç tanımadıkları fakat yıllarca anne babalarına yara olan teyzeleri...

"Fakat annen bu aileye dahil olmak istemedi!" Konuşan Derya'ydı. Ferhan kızların şüphelerine ve korkularına agresif bir tepki vermeden anlayış göstermeye zorladı kendini. Şehir efsaneleriyle büyütülmüşlerdi belli ki. Doğrunun muhatabı değillerdi. Onlar da tıpkı ailenin diğer fertleri gibi ürkek bakıyorlardı genç kıza. Sanki Ferhan'dan bir zarar gelecekmiş gibi çekingendi haller.

"Eminim o da daha farklı olsun isterdi" dedi herkesin gözünün içine tek tek bakarken, sonra konuşmayı sürdürdü "zaten yaşananlar ne onun için ne de benim için kolay değildi. Ve tabii sizin için de. Ama şimdi ben yeni bir hayat kurmak için geldim. Huzurunuzu bozmadan, köyün neredeyse dışındaki o arazide kendi başıma yaşayıp hayatımı sürdüreceğim." Bu sözleri teminat olarak söylemişti, kimsenin huzurunu bozmaya niyeti yoktu. Öyle tembihlemişti eskilerden bir büyüğü. Kızlar gardlarını indirmeye hazır olsalar da Derya şüpheli ses tonu ile tekrar sordu.

"Yani sadece bir aile bulmak için?" Ferhan ellerini iki yana açıp rahat bir şekilde cevap verdi;

"6 yaşında anneni kaybetsen, baban hiç yanında olmasa sen de aileni bulmak isterdin emin ol." Kızlar Ferhan'dan emin olmuşlardı artık. Gizlemeye çalışsa da sesindeki o acı kırıntısı genç kızı ele vermişti. İçten içe ona üzülmüşlerdi ve bu üzüntü farkında olmadan sessizliğe bürümüştü odayı. Sedef ise her zaman konuşkan bir kız olduğundan ortamın neşesini geri getirmek için konuyu dağıttı. Ferhan'ı çok sevmişti kısacık zamanda. Üzülmesinden hoşlanmıyordu.

"Ferhan mesleğin ne? Daha doğrusu okudun mu?

"Okudum, iç mimarı."

"Hadi yine iyisiniz, teyze kızınız tahsilli çıktı" Sedef bunları söyleyip kıkırdarken ortamdaki hüzün dağılmaya başladı.

FERHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin