PİŞMANLIK GÜNÜ-27

1.3K 116 13
                                    

"Ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum, onu asla affedemem." Sedef ve Ferhan aynı anda başlarını kaldırıp ileriye doğru baktılar. Sedef'in daha fazla söyleyebileceği bir şey yoktu. Aslında Salih bey hakkında duydukları sebebiyle, onun babalığı hak etmediğine inanıyordu. Fakat içindeki kızgınlığı dışa vurmak istemiyordu, Ferhan kendi kararını verebilsin diye. Sonuçta aralarında kan bağı vardı, bir gün aniden ölse geride kalanın pişman olması da muhtemeldi. Her insan bir gün pişman olurdu nihayetinde.

"Bilmemek çok kötü Sedef, içten içe kendime gülesim geliyor. Matematik problemlerini bile kolaylıkla çözebiliyorken insanlarda takılıp kalmak ne kadar komik geliyor bana bir bilsen."

"İnsanlar çözülmesi zor varlıklar, bunun için kendimi yormayı bıraktım. Ama inan bana matematik çok daha zor, en azından ikisinden birini çözebilme meziyetine sahipsin." Sedef'in şakayla karışık konuşmasından sonra, karmaşık duyguları arasında bile kendini güldürmeyi başaran arkadaşının omzuna başını yasladı. Kalbine sunulan iki seçenek vardı; bir tarafta sıcaklık, bir tarafta soğukluk. Baba bile diyemediği bir adamın kendisinden beklediği sevgiyi vermek imkansız geliyordu ona. Üstelik bu adam, günden güne gencecik Züleyha'yı ölüme sürüklemişti. Köyün en sessiz yerlerinden birinde, mantığıyla kalbini bir anlaşma için masaya oturtmuştu.

Çok zor toparlayabilmişti hayatını. Gelgitlerle dolu bir dönem yaşamış, içinde bulunduğu duygulardan hala sıyrılamamıştı. Buna sebep olan adam babasıydı. Yabancıları yakın eden, başkalarının omuzlarında teselliyi aramasına neden olan kişi babasıydı. Aklı böyle derken, biraz da kalbini yokladı. Ferhan, sevginin ılık dalgasını, yüze yaydığı tebessümü bilen bir insandı. Salih beye karşı bunların hiçbirisini hissetmiyordu. Ne bir heyecan ne bir sıcaklık vardı. Yalnızca, küçük Ferhan'ın heybesinden hiç atamadığı bir öfke vardı. Birini tüm kötülüklere sebep göstermenin dinmeyen öfkesini taşımıştı senelerce.

Akıl ve kalp ortak kararla Salih beyden uzak durmaya karar vermişken, Ferhan nereden geldiği belli olmayan bir soruyla karşı karşıyaydı. "Ölürse?" Üzülebilir miydi? Cevapsız kalan sorular için pişman olur muydu? Nefesinin sesini alıp götüren rüzgarla gözlerini kapattı. Ağlamak en çaresiz çare gibi etrafını sarmışken, ne olursa olsun direnmek istedi. Ali'yle konuştuklarında biraz daha kendine gelmişti, gidenlerin arkasından yıkılmamayı öğrenecekti. Önce babası aklına geldiğinde gözlerine dolmaya hazırlanan yaşları içine akıttı. Sonra geriye dönmek için ayağa kalktılar. Üstündeki ağır yükle, adımlarını toprağa sağlam basmaya çalışarak yürüdü Ferhan.

***

"Adi herif, ne yüzle gelmiş buraya! Ferhan olmasaydı yakasını kolay kolay bırakmazdım onun. Elimden gelse jandarmayı arar attırırdım onu bu köyden. Ama kızın babası, benim ciğerimi yaksa da hükmünü Ferhan verecek onun." Asiye hanım nihayet oturmuş, ellerini dizlerine vura vura konuşmasını bitirmişti. Etrafında onu sakinleştirecek kimse de yoktu çünkü herkes fazlasıyla gergindi. Kız kardeşlerinin hayatını mahveden birinin bu köyde rahatça dolaşıyor olması özellikle de Cemil beyin ağırına gidiyordu. Her zamanki sakin yapısının aksine bu gün yerinde duramayacak kadar sinirliydi.

"Ferhan da kabul etmez o herifi babası diye. Akşama yollar buradan. Aslında şeytan diyor ki..." Macide hanım önünde bir o tarafa bir bu tarafa giden eşinin elinden tuttu bulduğu ilk fırsatta. Başını belaya sokmasına müsaade etmeyeceğine dair bir bakış attığında, Cemil bey de cümlesini yarıda kesti. Sultan hanımın bir köşedeki gergin suskunluğu Halime hanımın dikkatinden kaçmasa da Salih bey hakkında bir şeyler düşünmesi gerektiğini hissetti. Evin erkekleri fazlasıyla gergindi, olası bir kaza yakın görünüyordu. Adam meydanın ortasında özür dilemiş ve hasta olduğunu söylemiş olsa da Halime hanımın içindeki sıkıntı ve Ferhan'a zarar gelir düşüncesi Salih beye acımasını engelliyordu. Birbirine kenetlediği elleriyle oynarken, salonun kapısından giren Ferhan'ı görünce zoraki bir gülümseme yerleşti yüzüne. Kızın çekingen adımlarını fark etmiş, rahat olmasını istemişti.

FERHANWhere stories live. Discover now