GELENLER VE GİDENLER-20

1.3K 151 26
                                    

Hayal meyal hatırladığı annesi karşısında bir fotoğrafta duruyordu. Doya doya bakmakta özgürdü, dilediği kadar izleyebilecekti yüzünü. Elinden alınıp yırtılan bir fotoğraf değildi artık. Biraz daha yaklaştı. Hem eline almak istiyordu hem de kırılır diye korkuyordu. Heyecanı bedenini sarmışken dizleri bile titriyordu. Hiç istemese de gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Bu kadar zaman sonra annesini görmüşken gözyaşları mı girecekti aralarına şimdi?

Bu oda annesinin odasıydı, kendisinden saklanılan. Anneannesine yalvardığı günü hatırladı, sadece bir fotoğraf istemişti ve her şeyin atıldığı cevabını almıştı. Mahrum bırakmışlardı onu hatıralardan. Tek istediği annesinin yüzünü hatırlamak olan bir evlattan hatıralar saklanmıştı. Neden diye sormadan edemiyordu, bu kadar mı karaydı vicdanları?

İstemeye istemeye ayırdı gözlerini fotoğraftan, etrafa bakınmak istedi. Masası, yatağı, dolabı sanki her gün kullanılıyor gibi öylece duruyordu. Hiç dokunulmamıştı bu odaya belli ki. Hiçbir şeyi bozmamak istercesine yavaş yavaş gezindi odada. Sade bir dizaynı vardı, bir köşede üst üste kitaplar dizilmişti. Koyu ahşap sandalye ve dolap renklerinin canlılıklarını kaybetmişlerdi. Asiye hanım hala bir köşede otururken Ferhan gözüne dolan yaşlarla kıyafet dolabına doğru ilerleyip kapısını odaya yayılan gıcırtı sesiyle açtı. Birkaç elbise asılıydı, kutular vardı ve hepsi çok düzenliydi. Beyaz çiçekli bir elbiseye eli gitti, yumuşacıktı. Askıdan alıp yavaşça burnuna götürdü. Bir zamanlar annesinin giymiş olduğu bu elbisede biraz koku biraz sıcaklık aradı.

Artık içine dolan duyguları bastıramıyordu. Sicim gibi süzüldü gözünden yaşlar. Yüzünü kapattığı elbise ıslanıyordu. Annesinin omuzlarına yaslamış gibiydi başını. Yıllar sonra ona bu kadar yakın olmak, bastırdım dediği her duygunun ortaya çıkmasına sebepti. Güzel saçlı Züleyha bu odadaki huzurdan uzak toprak altındaydı ve kızı ona hasretti. Dizleri onu taşımayıp çöktüğünde anneannesi kızın omzuna dokundu. Yavaşça geri çekildi Ferhan, hiçbir teselli dindirmezdi gözünün yaşını.

"Neden söylemedin?"

"Kızgındım... gitmeni istiyordum..."

"Beni bu odadan mahrum edecek kadar mı kızgındın? Yalvardım sana, evini istemedim, sevgini istemedim, sadece bir fotoğraf istedim senden." Asiye hanım suçunu bilip başını eğdi. "Niye bu kadar öfke dolusunuz? Ne istediniz bizden? Ne istediniz benim güzel annemden?" Öfkeli soruları acısını katlarken dişlerini sıksa da ağlamasına engel olamadı. Titreyen sesi, yüreğini dağladı yaşlı kadının.

"İyi bir anne olamadım ben." Torunundan gözyaşını sakınmıyordu. Seneler sonra, hem pişmanlığı hem de en yakınıyla kızının odasındaydı.

"Annem yaşasaydı..." Ferhan hıçkırığını yutup fotoğrafa baktı. "Çok iyi bir anne olurdu." Sonra anneannesine çevirdi başını. "İzin vermediler." Küçük bir çocuk gibi büzüştürdüğü elleriyle gözlerini sildi.

"Kızım" dedi Asiye hanım. Ama Ferhan geriye çekti kendini.

"Çok özledim ben annemi." Kalkıp yatağın üstüne oturdu. Sırtı hem kapıya hem anneannesine dönüktü. Adının yanına hüzün koyduğu annesini izledi boynu bükük. "Çok şey kaybettik biz. Çok şey yitirdik hayattan."

"Ama bundan sonra her şey farklı olacak. Ben seni bırakmayacağım, bir evladım gitti Allah bana bir evlat daha verdi. Burada kal, benimle, annenle kal. Artık gitme, ayrılık olmasın." Asiye hanım, Ferhan'ın sözlerinden hemen sonra söyledi tüm söyleyeceklerini. Torunu izin verecekse her şeyin iyi olması için çabalayacaktı. Hatalarını telafi etmek için uğraşacaktı. Züleyha'nın odasından kesilen neşe sesi tekrar çıksın istiyordu. Ömrünün kalan kısmında kendisine verilen yeni evladını mutlu etmek istiyordu. Kalkıp Ferhan'ın yanına oturdu. Kız hala yüzüne bakmıyordu.

FERHANWhere stories live. Discover now