YAĞMUR, İYİ GELİR Mİ GÜLLERE-11

1.4K 187 46
                                    

"Ne dedin sen?"

Asiye hanım, yerinde öylece bekleyen kıza doğru ilerledi. Kiminle konuştuğundan çok bahsettiği bedele takılmıştı aklı. Ferhan susuyordu, gözleri kendisine doğru gelen anneannesineydi. Bir iki adım attı kaçıp gitmek istedi. Eğer hemen evine giderse kafasını toparlar, dinlenir bir çözüm bulurdu. En azından korkularını dillendirmek zorunda kalmaz, onlardan uzak olurdu. Fakat güçlükle idare ettiği bedeni bir elin sıkıca koluna yapışması ile durdu.

"Ne bedeli dedim sana?" Kadının sert olmaya zorladığı sesi titrek çıkmıştı.

"Rahat bırakın beni!" Ferhan yılgın bir ifade ile kolunu çekmeye çalıştığında Asiye hanımın bırakmaya hiç de niyeti yoktu.

"Buraya geldiysen bir açıklama borçlusun. Ne bileyim bize..."

"Vermeyeceğim! Size zarar vermeyeceğim!" Ferhan yaşlı kadının sözünü kesti sertçe. Sesi yüksek çıksa da öfkeli veya kızgın değildi. Yalnızca yorgundu, biraz da kırgın. Kendisini merak eden kimse yoktu, soruyorlardı çünkü başlarına gelebilecek bir zarardan korkuyorlardı. Ferhan günlerce ayna karşısında oturmayı düşündü o an. Oturacak ve izleyecekti kendisini, böylesine zararlı ve korkutucu muydu gerçekten?

"Ben... ben öyle demek..." Asiye hanım Ferhan'ın kolunu yavaşça bırakırken cümlelerini toparlamaya çalıştı. Niyeti yine onu suçlamak değildi. Şu bitkin ve korkmuş haliyle daha da yormak hiç değildi. Fakat aşamadığı duvarlar ve korkuları genç kıza kurduğu cümlelerde aniden ortaya çıkıyordu.

"Bir sorun mu var hanımlar?" Asiye hanım kendilerine doğru gelen yabancı gençlere baktı, bu köyden değillerdi, belki de kına olacak diye gelmişlerdi.

"Yok bir şey. Torunumla konuşuyorduk oğlum!" Son kelimesini bastırarak söylemişti tavırlarından hoşlanmadığı gençlere karşı. Yabancı oldukları köyün sokaklarında elleri ceplerinde bu kadar rahat dolaşmaları doğru değildi. Hem onları ne ilgilendirirdi sorunları. Ferhan gençlere vermediği dikkatini "torunum" kelimesini telaffuz eden anneannesine verdi.

"Hanımefendi rahatsız gibi sanki?" Gençlerden biri, bir adım atıp Ferhan'a yönelmeye niyetlendiğinde, Asiye hanım hışımla çıkıştı.

"İyiyiz dedik ya! Hem size düşmez bize yardım etmek." Gençler homurdanarak yan yana geldiler tekrar. Asiye hanımsa Ferhan'ın koluna girdi ve kızı neredeyse yönlendirerek hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladı. Ferhan kimseye tek kelime edecek kadar güç hissetmiyordu kendinde. O yüzden evlerin yol ayrımına gelinceye dek konuşmadı ve yaşlı kadının vakur adımlarını takip etti.

"Ben buradan giderim, teşekkürler."

"Benim evimde kalırsın bu akşam." Kadın hala Ferhan'a bakmıyordu. Israrla konuştu genç kız.

"Gerek yok" Asiye hanımın kendini zapt etmeye çalıştığı belliydi.

"Yabancılar dolaşıyor köyde. Böylesi daha güvenli." Ferhan emredercesine konuşan kadının, bir de güvenliğinden söz etmesine sinirlenmişti.

"Beni tek başıma bırakan siz mi söylüyorsunuz bunları?" Asiye hanım cevap vermedi bir süre. Ne olurdu Ferhan ısrar etmeseydi de gitselerdi eve. Açık açık endişeleniyorum diyemeyen yaşlı kadın, Ferhan'ın oraya ev yapabileceğinden habersiz söylemişti bu sözleri elbette.

"Gidelim, hemkonuşacaklarımız var daha" Sakindi, elleriyle şalını düzeltti. Hafif çiseleyen yağmur büyük damlalarıyla hızla geleceğini haber veriyordu.

"Tabii ya" dedi Ferhan, sinirle gülüp kollarını iki yana açmışken. "Tabii konuşmak için, ben nasıl düşünemedim bu işteki menfaatinizi! Bu köyde menfaatsiz iş yapan var mı acaba?" Asiye hanım siniri artan kıza karşı gergin bir tutum sergilemeye devam etti. Ne yapmaya çalışıyorsa yanlış anlaşılıyor, kendince iyi niyetli teklifine ret cevabı geliyordu.

FERHANWhere stories live. Discover now