Özet: Thor ile ev arkadaşısındır ve uyku problemlerin vardır. Uyarı: Fluff? Kelime Sayısı: 506 İstek üzerine mi?: Hayır
Not:Bu bölüm de nereden çıktı bilmiyorum okuyunca anlarsınız sona doğru biraz evrim geçirdi ksjsjjsks
hadi iyi okumalar^^
♣
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Diz üstü çizmelerini birkaç haftadır paramparça halde duran portmantonun yanına bıraktın. Ev arkadaşın oraya oyuncağını asmak gibi bir salaklık yapmıştı çünkü.
Señorita' nın melodisi duyduğunda kaşlarını çatarak küçük mutfağınıza girdin. Thor kalçalarını sallayıp etrafında dönerken akşam yemeği hazırlıyordu. Seni fark ettiğinde kocaman gülümsedi. "Saçlarını kestirmişsin!"
"Evet..." nasıl göründüğünden emin olamayarak söyledin.
"Seni tamamlamış." dedi domatesleri kestiği bıçağı sallarken. "Şimdi kesinlikle bir editör gibi duruyorsun."
"Ah, teşekkür ederim." tereddüt etmeden gidip ona arkasından sarıldın. "Endişelerim vardı." derken aynı zamanda gözlerini tezgahtaki yemeklerde gezdiriyordun. Her zamankilerden çok farklı ve şey görünüyordu... görkemli?
"Olmamalı."
Birkaç dakika sonra duş almış ve üstündeki şehir tozunu atmış bir şekilde oturma odasına girdiğinde Wanda, Thor' un anlattığı bir şeye katılarak gülüyordu. Onun geleceğini bilmiyordun ve şaşırmış bir şekilde aralarına yürürken utanmış hissettin. Daha iyi gözüktüğün günler de olmuştu.
"Selam," dedi seni hızlıca süzerek. Saçını fark etmişti.
"Selam."
Wanda' nın da dahil olduğu yemek su gibi akıp geçerken espriler ve anılar havada dönüyor, Wanda ile arandaki gerilimin farkında olmayan Thor sırıtıyordu.
Onunla neden Natasha gibi anlaşamadığını bilmiyordun. Her zaman burnu biraz havada ve soğuktu, yüzündeki aşağılayıcı ifade de cabası.
"Yemek için teşekkürler, Thor. Çok lezzetliydi." dedin boşalmış birkaç tabağı kendininkilerin üstüne koyup masadan kalkarken. "Sanırım yatacağım."
"Bu kadar erken mi?" diye sordu Wanda.
"Evet, birkaç gündür uyku sıkıntısı çekiyorum ve çok yorgunum."
Wanda' nın dudaklarından basit bir hmm dökülürken Thor 'haftalar' diye düzeltmişti. Normalde yanağına öpücük kondurur ve yatağa öyle giderdin ama aynı şeyi Wanda' yla yaşamak istemiyordun. Gülümseyip yanlarından ayrıldın. Taşıdığın tabakları bulaşık makinesine dizdikten sonra cildine bakım yaptın ve çarşafların arasına girdin.
Doğruyu söylemek gerekirse, bu gece de uyuyamayacak gibiydin. Masada kestiğin rolü saymazsak gözlerin fal taşı gibiydi, aklından milyon tane düşünce geçiyordu.
Başucundaki Arcturus'a Yolculuk kitabını alarak okumaya başladın. Sayfalar seni yormaya başlamıştı ama uyutacak değildi. Bundan da vazgeçip kulaklıklarını taktığın sırada kapın tıklatıldı.
Gelenin Wanda olduğunu anlamıştın çünkü Thor asla kapıyı tıklatmazdı. Yumruklardı.
"Evet?" dedin rahatsız olduğunu belli etmemeye çalışarak.
"Jules, müsait misin?"
"Evet." dedin tekrar. Kulaklıklarını çıkararak komidine bıraktın. İçeri girerken endişeli görüyordu. "Her şey yolunda mı?"
Onaylayan bir sesle yatağının ucuna yaklaştı ve "Thor' la biraz konuştum." diye başladı. "Sadece birkaç saat uyuduğunu söyledi. Lavanta yağını denedin mi diye sormayacağım çünkü çok güzel kokuyorsun." dedi gülerek.
"Evet, burada birkaç şişe var." dedin komodini işaret ederken, gülmesi sana da bulaşmıştı.
"Sana yardımcı olabilirim. Bucky de buna benzer birkaç sorun yaşamıştı ama atlattık."
Kendi sorunuymuş gibi bahsetmesi hoşuna gitmişti. "Ah, ciddi misin?" dedin oturmanı biraz dikleştirerek. Onun hakkındaki düşüncelerinde yanılmış mıydın? "Eğer yapabilirsen çok memnun olurum."
Başını salladı ve odayı tamamen karanlıkta bırakarak gece lambasını söndürdü. Yanına otururken "Şimdi uzan." dedi kibarca.
Dediğini yaptın. Parmakları hiç vakit kaybetmeden alnının ve gözlerinin üzerinde şekiller çizmeye koyulmuştu ve kızıl sihri hafif bir şarkı mırıldanıyordu sanki.
Önce, göz kapakların üzerine ağırlık bırakılmışçasına kapanmaya başladı. Bedenin hafiflerken solukların ağırlaşmış, zihnin boşalmıştı. Uykunun en derin köşesine çekilirken Wanda' nın kıkırdadığını duyar gibi oldun.
Daha sonra, ne olduğunu bile fark etmeden dudaklarının üzerine kapanan dudaklar "Tatlı rüyalar, Jules." diye mırıldanarak seni uzun bir serüvene yatırdılar. Gözlerini açıp az önce ne olduğunu sormak için artık çok geçti.
