12.

9K 470 382
                                    

~

"Ölürsem kabrime gelme istemeeem."

Sessizliğimi bu şekilde bozarken, Çınar'ın delici bakışlarına maruz kaldım.
"Ne? ne bakıyorsun öyle?"

Sıkılmakdan sıkılma durumuna gelmiştim, o ise benim aksime çok eğleniyordu.
'Nereye gitmek istersin?' Sorusuna cevap bulamayınca en basit seçenek olan sahili önerdim. Lanetli öneriler listesine ekleyeceğim, emin olabilirsiniz.

Sessiz olduğunu düşündüğüm sahil, Çınar'ın arkadaşlarına ev sahipliği yapıyordu. Bunca insan, bu soğuk havada ne diye buraya gelmişti ki?

"İster misin kuşum?" Adının Rabia olduğunu öğrendiğim kız, elinde ki kurabiyeyi Çınar'ın ağzına uzattığında Simge, kızın bileğini tutup engelledi.

Evet, Simge. Kavgacı, Simge.

"Bebeğim, Çınar'ın cevize alerjisi var."
Rabia göz devirerek yanımızdan uzaklaşırken bana döndü.
"Çınar sahipli lan bunlar ne yaşıyor, kızım sen hiç kıskanmıyor musun?"
Omuz silktim.

Çınar'ın sahibi bendim. Yalancı sahip. Ben köpeğimin de sahibiydim, tabii ki garipsemiyordum. Garipsediğim şey, Simge'nin bana karşı olan hırçın tavrının değişmesiydi.

Yarım ağız sırıtan Çınar'a sinirli bir bakış fırlattım. Bu kızın arkadaşçıl hali hoşuma gitmemişti.
Çınar'a biraz daha biraz daha yaklaşıp, "burada ki herkes sevgili olduğumuzu mu sanıyor?" Diye sordum.

Kaşlarını çatıp yüzüme baktı. "Rahatsız mı oldun güzelim?" Ters ters bakmaya devam edince, "hiç sanmıyorum, öyle olsaydı sana bakmaya cesaret edemezlerdi." Diye devamını getirdi cümlesinin.

Karşıda ki bir noktaya baktığını fark ettiğimde bende oraya döndüm. Kayalıkların üstünde oturmuş bir çocuk, bizim tarafa bakıyordu. Göz göze gelince çapkın gülüşünü bahşederek göz kırptı.

Şerefsizlik yapıp bende sınırıtınca Simge'nin radarına yakaladım.
Anlayamadığını ifade eden bakışları üzerimdeydi.

"Simgoş goş." Asude'nin seslenmesi üzerine Simge'de giderken, sabahtan beri aklımda olan o soruyu dillendirdim. "Akşam hangi kulübe gideceksiniz?"

"Ne yapacaksın?"

"Öylesine sordum."

Ukalâ tavrını koruyarak, "sanki isim versem hangisi olduğunu bileceksin de." Diye mırıldandı.

Gerekesiz cümlesine karşı bir şeyler söyleyeceğim sırada, telefonumun çalmasıyla bundan vazgeçtim.

Hafize arıyor...

"Alo?"

"Berra."

"Hafize."

"Kanka neredesin ?"

"Cehennemdeyim." Göz ucuyla Çınar'a baktım, bana bakmıyordu ama söylediğim şeye gülüyordu. "Ne?"

"Cehennem diyorum zebaniler şeytanlar falan"

"Lan mal, ne diyorsun?"

"Bilmiyorum Hafize, niye aradın?"

"Bizim kafedeyiz Sıla, ben, Kerem. Atahan da var, ne bokuma geldi bilmiyorum."

"Bensiz grubu nasıl toplarsın, hainler!" Sitemli sitemli konuşuken aptal Çınar yanımdan uzaklaşmaya başlamıştı.

"Dur dur, asıl olaya geliyorum..." devam etmesini beklerken sessiz kalması... ah! Bu kız neden her olayda gerilim yaşatmaya çalışıyor ki?

ANLIK | TEXTİNGWhere stories live. Discover now