24.

1.3K 118 67
                                    

Anlaştığımız gibi, akşam eğlenmek için Hafize ve Sıla'yla bir araya gelmiştik.

Sıla, sosyal medya hesabını bulduğu çocuğun fotoğrafını Hafize'ye gösterdi. "Bu çocuğun evine mi gidiyoruz?"

Bize, partiye gideceğiz dediğinde bunun evde olacağını düşünmemiştim. Umutsuzca başımı salladım. Bu durumdan şikayetçi değildim ama memnun olduğum da söylenemezdi.

Omuz silkti Hafize.

"Bilmiyorum ki, bakayım adına."

"Ne demek bilmiyorum?" Sıla kaşlarını çatıp sesini yükseltince Hafize irkiliverdi.

"Bağırmasana be! Herkese açıkmış işte, evin sahibini tanısak ne olacak?"

Mankafalı arkadaşım...

"Kevser çıkmış, nerede buluşacağız diyor."

"Sizin parkın oradan geçeğiz yaz, beklesin orada." Diyerek kapşonumu kafamdan indirdim.

Evet, partiye kapşonlu ve eşofmanla gidiyorum çünkü annem dolabımı boşaltmış.

Okul çıkışı eve döndüğümde boş gardırobla bakıştıktan sonra annem odama girip: "Kıyafetlerin ölü kıyafeti gibiydi, hepsini çamaşıra attım. Yıkandıktan sonra doğru düzgün katlayıp yerleştireceksin oraya." Demiş, bunları dedikten sonra birbirine girmiş ıslak kıyafetlerimin olduğu çamaşır sepetini önüme bırakmıştı.

"sepettekileri iç tarafa makinede kalanları da dışa ser." Diyen kızgın sesi kulaklarıma ilişti anlık.

Kendi kendime hafif gülümseyip üzerime baktım. Tatlı görünüyordum en azından.

Parka ulaştığımızda Kevser'i de peşimize takıp elalemin evine doğru yürümeye devam ettik.

Gösterişli bir müstakil evin önünde durduğumuz sırada ceplerimi yoklayıp: "Telefonumu evde unutmuşum!" Dedim. Sahtecikten üzüntümü abartmamaya çalışırken Sıla: "Bir şey olmaz, geç dönmeyeceğiz zaten." Diyerek koluma girdi.

"Çınar gelecek mi?" Kulağıma eğilip fısır fısır konuşmasına aynı şekilde karşılık verdim.

"Bilmem, bir ara Hafize'den Erdem'i arayıp sorarım."

"Hafize'den niye arıyorsun?" Bir müddet durup: "Gerçekten telefonunu getirmedin mi yoksa?" Diyerek şaşkınca baktı.

"Şarjım yoktu zaten." Dedim gülümseyerek. Boşu boşuna yanımda taşımıyordum işte.

Bahçede apaçi dansı yapan gençleri ardımızda bırakıp eve girdik.

İlk kez böyle bir ortama girdiğim için rahatsız hissediyordum, Hafize ise yabancısı değilmiş gibi eve girer girmez içecek almaya gitmişti.

Evin için kalabalıklaşırken içimden, Allah belanı vermesin Hafize, diye geçirdim. Günün birinde bir covid ortaya çıksa, insanlar bulunduğum ortamı covid partisi olarak adlandırırdı, öyle vahimdi durum.

Ya da benim açımdan vahimdi çünkü ben dışında herkes eğleniyordu.

Kevser birkaç kişinin isteğiyle kalkıp dans etmişti. Sıla'da marjinal görünüme sahip bir kızla konuşuyordu.

Evin içini turladıktan sonra bulduğum Hafize'den telefonunu isteyip bahçeye çıktım.

Rehberde evimin direğini arıyorken karşıma Ergen Tolga çıkınca Erdem'i es geçip Tolga'yı aradım.

Bizim Tolga olmasını umuyorken karşıdan "Alo?" Sesi geldi.

"Tolga, ben Berra."

"Bir saattir arıyorum kızım seni, Kevser öldürüp çöpe attı diye ödüm koptu!"

ANLIK | TEXTİNGWhere stories live. Discover now