27.

1K 124 143
                                    

Sabah elimi yüzümü yıkar yıkamaz yer sofrasına sürüklenince önüme konulan her şeyi ağzına atmaya başladım. Yeterince doyduğum kanaatine vardığımda da kalkıp koştura koştura ırmak kenarına gittim.

Henüz kimse uyuşukluğu bırakıp yürüyüşe çıkmadığı için rahat rahat geziniyordum. Arada şevke gelip ayağımın üzerinde sektirdiğim de oluyordu.

Sonunda ırmağın kenarında çukur kalan yere inip biraz suyla oynamaya başladım. Bu sırada öğrencilerin sesleri gelince suya tokat atarak çömeldiğim yerden kalkıp çadırların kurulu olduğu yere geri döndüm.

Dün gece olanlar aklıma geldikçe çıldırdığım için daha çok düşünmemeye çalışıyordum. Garip hissediyordum doğrusu. Bir sinirleniyor, aklımda seneryoyu değiştirip öpeceğini anladığım an silleyi geçiriyordum suratına bir de heyecanlanmış gibi bir şey oluyordum. Kanımı kaynatan hissi tattıktan sonrada kendi kendime: "Berra!" Diyordum. "Aptal mısın sen, neden hiç olmamış gibi davranmıyorsun?"

Birden durup, içinde bulunduğum karmaşadan söküp aldım kendimi.

Grubun bir araya toplandığını görünce hızımı arttırdım. Sılanın yanında araya sıvışırken eli kavanozda olan Talha görüş açıma girdi.

"Ne yapıyor bu?" Sıla'nın yüzünde hem memnun hem de sıkılmış bir hâl vardı.

"Altı üstü bir kağıt çekecek ama bekletiyor bizi." Dedi bıkkınca.

Şakayla karışık: "Çeksene lan bir tane." Diyerek bağırdığımda Talha bana döndü.

Küçük Emrah gibi döndüğümde istemsiz gülümsedim. Bir şekilde dudaklarım kıvrılıyordu işte.

"Bir dur kızım, zaten gerginim."

"Dün çakmağı verirken gergin değildin." Arkasında oturuyor olan İsmet keyifle güldüğünde Talha bir kez daha elini kavanozda gezdirdi.

Dün gece Talha'nın yüzünde olan sırıtışı şimdi İsmet takınmıştı. Bunu dönüşümlü kullanıyor olmalıydılar.

Ya da diğerlerinin şu an gülmeme sebebi Talha'nın inatla elini kavanozdan çıkarmıyor oluşurdu.

Hemen çaprazımda diken Çınar elini havaya kaldırarak: "Üç saniyen var." Dediğinde dikkatim dağıldı.

Onun burada olduğunu yeni fark ediyordum.

Çınar, sözünü havaya kaldırdığı parmaklarıyla desteklerken Talha saniyeler bitmeden önce gösterişli bir şekilde, elindeki dört, beş kağıtla kavanozu serbest bıraktı.

Tahammül sınırı hat safhaya ulaşmış olan Tolga sinir, şaşkınlık arasında açılan ağzını kapatıp önündeki Talha'nın kafasına vurarak fazladan çektiği kağıtları elinden çekip aldı.

Bu sırada: "Sabah sabah kanser ettin beni." Diye de söyleniyordu.

"Hadi oğlum aç şunu." Diyerek atılan Bahadır'a inat geri çekilip elini havaya kaldırdığında bu kez sesli güldüm.

Bahadır kısa olduğu için Talha'nın havaya kaldırdığı eline ulaşamıyordu. Zavallı Bahadır, şimdi ekmeğini düşürmüş bülbül gibi görünüyordu gözüme.

Gülmemle beraber bana dönen gözlerden sadece bir çifti dikkatimi çekti.

Bu da Bahadır'ın kınayan bakışlarından kaynaklanıyordu. "Ama çok tatlısın." Diyerek atıldığımda ironik bir samimiyetle yanıma yanaştı.

Bu sırada Sıla boşluktan yararlanıp Talha'nın, Bahadır uzaklaşınca indirdiği eline yöneldi.

Sıla, Bahadır'dan uzun olduğu için Talha'nın kaldıracağı ele belki uzanabilir tahminlerinde bulunuyordum fakat düşündüğüm gibi olmadı.

ANLIK | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin