Final

797 47 17
                                    

Zaman gerçek bir savaş alanı. Bu nedenle Sehun hastahane odasında odasında beklerken Jongin küçük hücresinde zamanla savaşıyordu. Bu nedenle polis sorgularında hala ağzını dahi açmıyordu.

"Bana bak pislik. İki insanın cinayeti, araba hırsızlığı ve bir alıkoyma nedenleriyle suçlanıyorsun. İtiraf istediğimin farkındasın değil mi?"

"..."

"O itirafı alıncaya kadar burada gebersen bile umrumda olmayacaksın. Beni duyuyor musun?"

"..."

"Konuş dedim sana!"

"Luhan ile konuşmak istiyorum."

     Polis memuru sinirle soluyup sorgu odasından çıktı. Bu adamı neredeyse bir haftadır tutuyordu ve lanet adam ağzını bile açmıyordu. Şimdi ise alıkoyduğu adamla konuşmak istediğini söylemeye karar vermişti...

      Polis karakolu Kim Jongin'in dosyasını açtı ve ilgili kişi Luhan'ın numarasını buldu. Telefon numarasını dosya ile ilgilenen amir aradı. Telefon iki kez uzun uzun çaldı ve daha üçüncü kez çalmadan hemen açıldı.

"Merhabalar ben Seul Cinayet büro amiri Min Park Sung. Bay Lu ile mi görüşüyorum?"

"Ben Oh Sehun. Bay Lu'nun eşiyim. Buyrun."

"Bay Oh telefona Bay Lu'yu rica edebilir miyim?"

"Bir saniye verin Lütfen."

     Bir tür yatak çarşafı hışırdaması sesi geldikten hemen sonra telefon sesli bir şekilde el değiştirdi. Luhan derin bir nefes aldı.

"Buyrun ben Lu Han."

"Bay Lu sizi Kim Jongin'in dosyası ile ilgili aradık."

"Sorun nedir? Birkaç gün önce ifademi verdim."

"Bakın Bay Lu. Ondan bir itiraf almaya çalışıyoruz ve o asla konuşmuyor. Bu nedenle sizi aradık. Bize herşeyi sadece size anlatacağını iletti."

"Bunu yapmak zorunda mıyım? Şahsen böyle bir durumda bulunmak istemiyorum."

"Bize yardımcı olun lütfen. Bu itirafı almak zorundayız. Elimizde delil yetersizliği var. Sadece alıkoyma nedeni ile ceza alacak ve şartlı tahliye olabilir bu nedenle itiraf istiyoruz."

"Pekala. Ne zaman gelmeliyim?"

"Yarın saat 10'da karakolumuzda olmanız yeterli."

"Tamam. İyi günler."

     Polis memuru telefonu gülümseme ile kapattı. Zorluk çıkarmayan insanları severdi. Bu nedenle içerideki katilden nefret ediyordu. Sanki kendisi toplum için büyük bir zorluk değilmiş gibi birde polislere zorluk çıkarıyordu.

 
++++

     Sehun yine durmuş telefonu dinliyordu. Luhan Sehun'un bu hallerine alışmış sayılırdı. Sevimli kızları koşarak geldi ve babalarına sarıldı.

"Babacım acaba senin yatman gerekmiyor muydu?"

"Bende öyle hatırlıyorum Sehun."

"Ama bakın şimdi Hayatımın en güzel hediyeleri, hem çok canım sıkıldı hem de cidden telefondaki arkadaş ısrarcıydı. Getirmek zorunda kaldım."

    Haian ve Luhan aynı anda Sehun'a doğru 'Sen Kimi Yiyorsun' bakışı attılar. Sehun ikisine de şöyle bir baktı ve suratını şaşırmış gibi yaparak konuştu.

"Amanın... Şu tatlılıklara bak. Birbirinizin kopyası oldunuz resmen."

"Konuyu değiştirmeye çalışma baba. Sen yatmalısın."

Obsessed LoveWhere stories live. Discover now