4. Bölüm

798 55 13
                                    

      Luhan bir hafta boyunca bekledi. Öyle bir bekleyişti ki bu saniyeler dahi geçmek bilmiyordu. Bir gözü hep telefonundaydı. Baek'ten gelecek haberi bekliyordu. Evdekiler de Luhan kadar gergindi. Jongin onun gitmesine izin vermek istemiyordu ama sonunda Jongin'e ortada bir çocuğun olduğunu iyice anlattığında o da mecburen sesini çıkaramamıştı. Beklediği haber ise nihayet bir hafta sonunda Baek tarafından mesaj ile iletilmişti. DNA raporunun fotoğrafı ve altında "Kızına kavuştuğun için tebrik ederim. Gideceğin yerde lütfen dikkatli ol" diyen bir mesaj gelmişti.

     Luhan dayanamayarak bir sevinç çığlığı arttı. Kyungsoo hemen onun yanında bitti ve telefonu alıp rapora baktı. Luhan'ın suratında heyecanlı bir gülümseme vardı. Jongin Salona inen merdivenlerin başında oturmuş sadece Kyungsoo ve Luhan'ı izlemişti. Ancak Luhan o an o kadar mutluydu ki Jongin'in tepkisizliği çok da dikkat çekmemişti. Telefonunu Kyungsoo'dan geri aldı ve Sehun'un ona verdiği kartta yazan numarayı aradı. Telefon bir kere bile tam çalmadan açılmış karşı taraftan Sehun'un heyecanlı sesi gelmişti.

"Geyiğim. Bir an aramayacaksın sandım.."

"Benim kızımmış. Yaşıyormuş. Bunu benden nasıl saklayabildin? Bu kadar mı kötü ve intikam dolu bir adamsın sen?"

"Böyle konuşmak bir işimize yaramaz bebeğim yüz yüze konuşmamız gerekir. Hadi bir yerde buluşup konuşalım."

"Tamam konuşalım. Benim de seninle konuşmak istediğim bazı şartlarım var."

"Ne gibi mesela?"

"Ben oraya geldiğim anda Jongin, Kyugsoo ve Kızımın can ve mal haklarınını tehdit edecek hiçbirşey yapmayacağına dair birkaç şartın yazı diline dökülmüş hali."

"Karşılığında?"

"Ne istersen Sehun. Sen ne istersen o. Seninle şuan savaşamam önce Kızımı görmem gerekiyor."

       Karşı taraftan bir süre kahkaha sesi geldi.

"Bebeğim. Seni o kadar özledim ki... Kabul ediyorum. 2 maddelik bir anlaşma. Biri senin istediğin biri de benim."

"Sorun değil. Sehun ayrıca eğer bana bir kere daha el kaldıracak olursan bu sefer seni ölene dek hapse tıkarım. Bilmiş ol. Şimdi beni almaya gel. Sözleşme ile birlikte..."

"Merak etme sevgilim. Sana el kaldırmayacağım."

     Luhan hahlayıp telefonu kapattı. O artık Sehun'dan korkamayacak kadar olgun bir insandı. Dayak yemek te canının acıması da hatta ölmek bile onu korkutmuyordu. Çünkü çocuğu yaşıyordu. Luhan'ın her gün koruyamadığını düşünerek acı çektiği kızı hayattaydı. Bunu hatırlayıp yeniden gülümsedi. Kızına gidiyordu. Ölse umrunda olmazdı. Kokusunu çekecekti içine kızının. Bu en büyük mutluluktu.

       Sehun birkaç saat sonra sözleşme ile Luhan'ın evinin yakınlarındaki kafeye gitti. Arabasını kenara park etti ve kaliteli takımını düzelterek indi arabadan. Kağıtları aldı ve cam kenarı bir masaya ilişti.

      Luhan mekandan içeri girdiğinde Sehun sanki vurulmuş gibi hissetti. Biri tam göğsünün ortasına bir el ateş etmiş gibi yoğun bir acı-özlem duygusuydu bu.  Luhan masaya yaklaştı ve Sehun'un karşısına oturdu.

  "Bende seni gördüğüme çok sevindim Luhan. Sanada merhaba. Ah merak ettiğin için teşekkürler ben çok iyiyim."

"Her ne saçmalıyorsan kes Sehun."

"Saçmalamak mı?"

"Evet. Kağıtları ver."

   Sehun ve Luhan masada karşılıklı oturdu. Sözleşme Sehun tarafından özenle hazırlanmıştı. İki maddelik bir sözleşmeydi. İlk madde Luhan Sehun ile birlikte olduğu sürece Luhan'ın belirttiği kişilerin can ve mal kaybına yol açacak hiçbir eylemde bulunmamasıydı. İkinci madde ise Luhan'ın birlikte oldukları süre boyunca Sehun'u asla yargılamaması, onu kabul etmesi ve ağzından çıkan her sözü emir sayması ile ilgiliydi. Luhan bunun bir kölelik anlaşması olduğunu çoktan anlamış ancak sesini çıkartamamıştı. İtiraz hakkı yoktu sözleşmeyi kendisi istemiş ve karşılık olarak ne istersen demişti. Sözleşmeyi imzaladı. Sehun memnuniyet ile gülümsedi.

Obsessed LoveWhere stories live. Discover now