11. Bölüm

611 41 33
                                    

     Sehun hayatındaki en büyük sinir patlamalarından birini yaşıyordu. Luhan, onun sevgili Luhan'ı ortalarda yoktu. O gün, Luhan'ın kaybolduğu gece Sehun eve geldiğinde ve onu bulamadığında delirmişti. Evdeki kameralardan ne olduğunu izlerken o piçin gelip Luhan'ı aldığını gördü. Haian Suho'da olmasına rağmen sürekli arayıp Luhan'ı telefona istiyor, Sehun deli gibi her yerde Luhan'ı arıyorken Haian da onun üzerine geliyordu. Sehun Jongin'in nasıl bir karakterde olduğunu bildiği için Luhan'a zarar vermesinden korkuyordu. Çünkü üvey kardeşi Luhan'a saplantılı bir aşk besliyordu. Sehun tüm adamlarına Luhan'ı bulma emri verdi. Sehun ve adamları Seul'ü tek gecede altüst etmişti ama tek bir ipucu bile bulamamıştı. Tam o sırada Sehun'un adamlarından biri Jongin'in hep bahsettiği dağ evini hatırladı. Sehun'a bunu söyler söylemez herkes dağ evine doğru yola çıktı. Yolda polislere haber verdi Sehun. Tek umudu Luhan'a birşey olmadan onu geri alabilmekti.

     ***

      Luhan ellerini çözen Jongin'i izledi. Tüm şeytanları onunla birlikte kahkaha atıyordu. Jongin ise Luhan'a yenilmiş olduğunun henüz farkında değildi.

     "Daha iyi mi?"

    "Eminim düzelecektir."

    "Özür dilerim Luhan. Canını yakmak istememiştim. Ne senin nede Kyungsoo'nun. Kyungsoo herşeyi biliyordu... Sana aşık olduğumu, babamı öldürdüğümü... Herşeyi. Gitmedi ama. Bana sen gittikten sonra sürekli senin Sehun ile aşk yaşadığını söyleyip durdu. Belki evlenirmişsiniz ve bir çocuk daha yaparmışsınız. Sinirlendiğimi bile bile bana bunları söylüyordu. Yine böyle uçuk uçuk konuşuyorken sinirlendim ve dayanamadım. Git dedim ona. Onunla yaşamak istemediğimi ve ayrılmak istediğimi söyledim. Ağlamaya ve af dilemeye başladı. Çok sinirlenmiştim aklımda sadece çocukluğumda senin ve Sehun'un birlikte nasıl inlediğiniz canlanıp duruyordu. Kendimi daha fazla tutamadım ve ağlayıp yalvaran Kyungsoo'ya yumruk attım. Sustu. Bana büyük bir acıma ile bakıp 'Beni bırakınca o sana dönmeyecek.' dedi."

   Geçmiş

       Kyungsoo dizlerinin üzerinde oturmuş Jongin'in ona attığı yumruk yüzünden kendini dizginleyemiyordu.

    "Beni bırakınca o sana dönmeyecek Jongin. Aksine... O sevgilisi ile aşk yaşarken her gece deliler gibi sevişirlerken sen bu evde yanlız olacaksın. Oysa ki ben... Sana aşığım. Git desen bile asla gitmem. Bana mecbursun! Seni benden başka kimse sevmez."

    "Yanılgıya düşme Soo. Luhan'ın bana olan sevgisini küçümseme. Belki bana aşık değil. Yine de bana olan sevgisi sonsuz."

    "Evet. Seni oğlu gibi seviyor. Tıpkı bir bebek gibi. Seni asla bir erkek olarak görmeden..."

    Bunun üzerine Jongin daha fazla dayanamayarak ikinci bir yumruk attı Kyungsoo'nun yüzüne.

     "Siktir Jongin! Bana vurmayı kes. Sana aşık olan benim seni sevmeyen Luhan'a vur."

    "Onun canını yakarsam ölürüm."

    "O zaman sana aşık bu adamın canını yakınca eline geçen ne? Neden sana sahip olmama izin vermiyorsun Jongin? Seni en çok hak eden ben iken hemde."

    "Git Kyungsoo"

    "LANET OLSUN! BANA GİT DİYİP DURUYORSUN AMA SENİ BENDEN BAŞKA KİMSENİN ÖNEMSEMEDİĞİNİ DÜŞÜNEMİYOR MUSUN? LUHAN SENİ SEVMİYOR. EŞİ VE KIZI İLE HAYATINI YAŞIYOR ŞUAN."

      Jongin bu sözlere daha fazla katlanamayarak ince kemikli parmakları ile sertçe kavradı Kyungsoo'nun boynunu. 'Kes sesini defol git!' diye bağırıyor ama kesinlikle Kyungsoo'yu bırakmıyordu.  Kyungsoo önce tüm gücü ile Jongin'e saldırdı. Hem ondan kurtulmak için çırpınıyor hemde ona zarar vermemeye çalışıyordu. Birkaç kez ona vurdu. Yüzünü çizdi ama bir süre sonra gücünü kaybetti ve kesinlikle kurtulamadı. Jongin'in yüzünde kollarında ve sırtında Kyungsoo'nun tırnak izleri vardı artık. Jongin'in elinde ise onu seven adamın cansız bedeni...

Obsessed LoveWhere stories live. Discover now