#16#

7.8K 367 47
                                    

Çağatay Ulusoy - Mutlu Sonsuz

***

"Sen mutluysan ben de mutluyum"

Salona el ele girdiğimizde herkes bize bakıyordu.

"Ne bahıyonuz lan nolüyü?" diye atarlanmak üzereyken Ege bana bakarak "Sakın birilerine saldırayım deme! Bakan baksın daha çok bakacaklar zaten. Hadi bizimkilerin yanına gidelim!" dediğinde bir yandan sakin kalmaya çalışarak bir yandan da ona gülümsedim. Bizimkilerin yanına geldiğimizde Burak bir bize birde etrafa bakarak  "Ooo Ege Bey görev başarılı galiba!" dedi gülerek. Ben bir şey anlamayarak Burak'a baktığımda "Hee sen bilmiyorsun değil mi hala!" dedi Burak imalı bir şekilde. Ege Burak'a döndü ve konuştu.

"Oğlum ben açıklayacaktım zaten sen niye böyle yapıyorsun şimdi?" dediğinde neyden bahsettiklerini anlamamıştım. Ege'ye dönerek "Neymiş benim bilmediğim söyle de bileyim!" dediğimde Ege açıklamaya başladı.

"Bizimkiler benim sana anonim olarak yazmaya başladığımdan beri her şeyi biliyorlardı, onlara sakın kızma çünkü hepsine yemin verdirdim. O yüzden sana söyleyemedi hiç biri bak sakın kızma çünkü hepsini ben istedim diye yaptılar."

Şu an o kadar hem mutlu hem de kırgındım. Böyle bir şeyi söylemedikleri için, Ege'ye de kıyamıyordum ama bir süre birazcık triplenecektim. Hepsine! Nasıl böyle bir şeyi söylemezlerdi!

"Kızmadın değil mi balım?" dedi Ege utana sıkıla. Doruk hemen atladı lafa "Ooo ballar kaymaklar falan ne bu hız! Hem olan var olmayan var dimi yani?"

Ege'nin gözlerinin içine bakarak "Yok kızmadım hem niye kızayım ki ben sana ben kimim ki zaten değil mi? Kim bilir daha neler sakladınız benden. Çok kırıldım." dedim.

Yaa bu çocuk ne güzel ve şirin bakıyordu öyle, şu an ortamın ve anbiansın bozulmayacağını bilsem "Ne güzel bakiysın sen vicdansızın oğli!" derdim de hem sinirden hem içimdeki Karadenizli yüzünden diyemedim.

"Nilay, senden bunun dışında başka hiçbir şey saklamadık." dediğinde Burak'a baktım. Gülüyordu.

"Gülme! Niye gülüyorsun pişmiş kelle gibi."

"Ah Nilay! Ah papatyam! Gözlerinde aşk ve sevgi var buna rağmen kızmaya çalışıp kızamıyorsun ya ona gülüyorum." dediğinde koluna vurdum.

"Ölmek istemiyorsan sus!" dediğimde bu kez gülen Ege'ydi!

"Sen niye gülüyorsun?" diyerek ona döndüm bu kez.

"Hiç öyle hoşuma gitti." deyip gülümsemeye devam ettiğinde o gülüşe artık yüreğime dayanmıyordu!

"Gülmeyin, gülme!"

***
Tripli, gülmeli, eğlenmeli ve Burak'ın çılgın danslarıyla renk kattığı doğum günü partim nihayet bitmişti. Herkesle teker teker sarılıp vedalaştıktan sonra bizim grup olarak benim hediyelerimi taşıyorduk. Masada kalan hediyeleri de arkamızdan gelen bir görevli getiriyordu. Hepsini odaya yığdıktan sonra üstümü değiştirdim yatağa uzandığımda Ege'den bir mesaj geldi.

***

Ege'm

"Bir seksen" kişisini "Ege'm" olarak adlandırdınız."

Ege'm:Uyudun mu balım?

Ege'm: Sana kendi numaramdan böyle yazıyorum! Rüyamda görsem inanmazdım!

Nilay:Bu arada ben daha uyumadım ve uyumaya da niyetim de yok!

Ege'm: O niyeymiş?

Nilay: Hem uykum yok hem de hediyeleri merak ediyorum

Ege'm: Aslında ben sana bir şey diyecektim

Nilay:Ne diyecektin?

Ege'm: İstediğin paketleri alalım terasta açalım ne dersin?

Nilay: Ama çok geç oldu hocalar bir şey  der ve ben sana kırıldım!

Ege'm:Kapının önünde bekliyorum balım :)

Nilay: Ben ne diyorum sen ne yapıyorsun ya!

***

Tam kapıya doğru ilerlerken Buket uyanıp ayağa kalktı.

"Nereye gidiyorsun canımın içi?" diye sorduğunda ben kem küm ederken konuşmaya devam etti.

"Aaa artık senin sevgilin var değil mi? Bak ben onu nasıl unutmuşum!  Kız salak gibi dinliyorsun bir de hala! Harbi aşksın valla sen gitsene çocuk seni bekliyordur kız hadi!" dediğinde elimdeki poşetlerle kapıyı açıp dışarda bana bakan Ege'yi gördüm.

Elimdeki poşetin birini ona verdikten sonra koridordan sessizce geçerek terasa çıktık ve camla kapatılmış oturma yerlerinde bulunan masanın birine oturduk. İkimizde poşetlerdeki hediyeleri masaya dizdik. Ben hediyelere bakarken Ege konuştu.

"Hadi bakalım ilk önce benim hediyemi aç." diyerek elindeki hediyeyi bana uzattı.

Hediyeyi elime aldığımda ağır bir şey olduğunu fark ettim. Paketi açtığımda ise küçüklüğümden kalan ama benim kaybettiğim kar küresini elimde tutuyordum. Bu kürenin benim için manevi değeri çok büyüktü. Hem bunu Ege vermişti, hem de bu bana büyük dedemden kalan tek hatıraydı ve böylesine güzel bir hediyeyi doğum günümde almak beni gururlandırmıştı. Ege konuşmaya başladı.

"Senin o gün ki ağlayışların ve tek hatıram gitti diye üzülmen beni de üzmüştü. Çok aradım aynısını ama bulamadım. Sonra da bir dükkanda gördüğümde aldım hemen. Seni o zaman üzülmen beni nasıl üzdüyse şimdi bu kadar mutlu görmek, beni de mutlu ediyor." dediğinde karşısındaki sandalyeden kalkıp yanına gittim ve ona sıkıca sarıldım kulağına fısıldadım.

"Sana çok ama çok teşekkür ederim bana böylesine güzel bir hediye verdiğin için. Ben sana ne diyebilirim bilmiyorum şu an çok mutlu oldum."

"Sen mutluysan ben de mutluyum, bir şey demene gerek yok hep benimle ol o bana yeter." dediğinde sıvılaşıp akacaktım resmen ama güçlü duracaktım. Bu arada güçlü duracağım derken gülme krizlerine girememe ramak kalmıştı!

Hediye paketlerini açtık. Açtığımız hediyeler hakkında biraz konuştuktan sonra zor da olsa odalarımıza gelmiştik kapının önünde birden sarılıp sözde iyi geceler öpücüğünü aldıktan sonra utanıp hemen odasına  kaçtı. Onun arkasından bakarken kendi kendime fısıldadım

" İyi uykular, sevgilim."

***

Bölüm nasıldı canlarım?

Yorumlarınızı bekliyorum! Bu arada eklemek istediğiniz bir şey var mı ya da şöyle olursa daha güzel olur dediğiniz bir yer eğer varsa yorumlara yazabilirsiniz...

KİMSİN SEN? | YT  Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu