4:"Kiss Me"

2.4K 110 62
                                    

(Ariana Grande- İnto you)

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar^^

...

"Jimin."

"Hım?"

Hissetmek neydi? Hissetmek nasıl bir şeydi? Düşünmek neydi, nasıldı? Bir insan olmak, nasıldı? Belirli bir karakterinin olması, kendini bilmek nasıldı? 

İşte ben bu sorularda her zaman, saf dışı kalıyordum. Hissetmiyordum, düşünmüyordum, kendimi tanımıyordum. Ben aslında yoktum. Vardım ama yoktum. Bedenim yeryüzünde nefes alıyor, yiyor, içiyor, hareket ediyor, fakat ruhum, benliğim, düşüncelerim ve hislerim, bırakın yeryüzünü, gezegeni, sanki bu boyutta bile değildi. 

Şimdi ise karşımda bana, o simsiyah irisleriyle bakan adam, sanki bana bir şeyleri hissettiriyordu. Sanki düşünmeye itiyordu beni. Yıllardır varlığından haberdar bile olmadığım o kişiliğimi, yavaş yavaş ellerinden tutarak açığa çıkartıyordu.

Kimdi, kimin nesiydi, nasıl birisiydi, ya da kaç yaşındaydı bilmiyordum ama, beni yalancı cennetimden çekip çıkartıyor, gerçekliğe, cehenneme çekiyordu. Ve ben fark ediyordum ki, benim istediğim aslında cennet değil, cehennemdi. O bana, sonsuz cehennemi, gerçekliği verirken, ben buna aç bir canavar misali düşünmeden atlıyor ve izin veriyordum.

Çünkü ruhumun buna ihtiyacı vardı.

Elini, bacağımı okşayarak yanağıma çıkarıp baş parmağıyla okşamaya başlamıştı. Gözlerim hafifçe kapanmış, elinin sıcaklığıyla mayışmıştım.

"Şimdi seni burada öpsem," gözlerimi aralayıp gözlerini üstüme dikmiş olan ona bakmıştım. Kalbim son sürat hızlanmış, cümlesinin devamını bekliyordum.

"Ne olur?" diye devam ettirdi sorusunu. Hisler, ilk defa bu kadar yoğundu göğüs kafesimin içinde. Hatta o kadar yoğundu ki, göğüs kafesimden bir sigara dumanı misali süzülerek taşıyor, ilk önce karnıma, oradan bütün bedenime yayılıp, ruhumda dahil tüm varlığımı ele geçiriyordu.

O kadar derin bakıyordu ki, o kadar karanlık, tüm bedenim yalnızca bakışları altında titriyordu. Şu anlık düşünemiyordum. Şu anda yalnızca, hislerim yönetiyordu beni. Ben, ne yaptığımı bilmeden, ona kapıldığımın farkına varmadan, izin veriyordum beni gözleriyle yakmasına.

"Öp beni." 

Dudaklarımdan dökülen kısık sesli cümlem, kulaklarıma ulaşmıyordu. Ne dediğimi bilmiyor, ne yaptığımı bilmiyordum. O ise, sanki bunu bekliyormuş gibi dudaklarıma öyle bir yapışmıştı ki anında, ben sarsıntıyla bu aptal ruh halimden sıyrılmıştım.

O kadar aç öpüyordu ki beni, görende yıllardır susuz kalmış da şimdi, o suyun kaynağını bulmuş sanacaktı. Bu öpüşmenin altında duygular var mıydı, bilmiyordum. Fakat ben yeni yeni bir şeyler hissediyor, bir şeylerden tat alıyordum. Bütün bunların ise bir anda gerçekleşmesi, bedenimde deprem misali bir etki yaratıyordu.

Öpüşmemiz gittikçe derinleşirken, esir aldığı alt dudağımı açlıkla emiyor, ben yenice kendime gelirken onun üst dudağına aynı karşılığı vermeye çalışıyordum. Anın şevkiyle dudağımı ısırdığında ağzına doğru acıyla inlemiş, o da bunu fırsat bilerek dilini ağzıma sokmuştu. O bana ilerledikçe bende ona ilerliyor, derinleşen öpüşmemizi dillerimizin birleşmesiyle daha ateşli bir hale sokuyorduk.

Ben bir adım atıyordum, o üç adım atıyordu. O üç adım attığı için ben beş adım atıyordum ve bu artan bir döngü içine girerek devam ediyordu. Birleşen dillerimiz ağzımın içinde birbiriyle dans ederken yanağımdaki eli yanağımı okşuyor, diğer eli konduğu bel boşluğumu kavrıyordu.

ineedyourbody | jikook (Düzenleniyor.)Where stories live. Discover now