2.0

4K 305 75
                                    

"Erne nerelerde? Sen biliyorsundur." diyerek odama daldı Arel. Ona hiçbir zaman kapıyı tıklaması gerektiğini öğretemeyecektim sanırım.

"Bilmem." deyip omuz silktim. Eğer Erne onlara anlatmamı isteseydi bana bırakmayıp kendi arardı. Bu ikimiz arasında kalacaktı.

"Evindedir nerede olacak." dedim ardından. Doğrusu buydu. Hastaneden sonra evlerimize dağılmıştık.

"Adel, bugün evden hiçbir şey demeden çıktın. Nereye gittin?'

"Dolaştım öylesine."

"Erne ile mi? Beraber mahalleye girdiniz Adel."

"Mahallenin gözcü teyzesi olmuşsun Arel. Hayırlı olsun."

"Şu an şaka yapmıyorum. Neden beraberdiniz?"

"Ben dolaşırken karşılaştık. Beraber döndük işte eve."

"Erne'nin bana her şeyi anlattığını söylememe gerek var mı?"

"Madem anlattı neden bana soruyorsun gerizekalı!" diye sinirle söylendim. İlla yalan söylememi sağlayacaktı.

"Sadece seni hastaneye çağırdığını söyledi. Neden çağırdığını değil."

"Söylemediyse söyleyemem. Bana söylememi söylemedi Arel. Onun kararına saygı duyarım."

"Peki sadece seni çağırması sen de bir kuşku uyandırmadı?"

Sessiz kaldım. Neden bu şeye hiç dikkat etmemiştim ki? Peki ya neden beni çağırmıştı?

"Anlamadın değil mi? Boşver, kafan karışma-" Arel'in sesini telefonumun sesi kesti. Telefonumu masamın üzerinden alıp arayan kişiye baktım.

'Bay gizli' arıyor...

Uzun zamandır aramıyordu. Ben de o aramıyor diye aramamıştım zaten.

Telefonu açıp kulağıma yaklaştırdım.

"Son şarkımı dinlemeye hazır ol." dedi ve hafifçe güldü. Kendiyle alay ediyor gibiydi.

"Ben Belki Korkak Biriyim
Ama Yine De Sevebilirim, Ne
Kadar Üzülmem Gerekse De
Ama Sen Bana Bakıyorsun
Da Beni Görmüyosun"

"Son şarkı mı? Bir daha aramayacak mısın?"

"Aramamı mı isterdin?"

Ne diyeceğimi bilemediğimden sessiz kalmayı tercih etmiştim. Araması benim için bir şey ifade etmiyordu belki ama sevgisine inanmıştım bir kere. Onun kalbini de kırmak istemiyordum.

"Biliyorum. Senin için hiçbir şey ifade etmiyorum. Sadece bir umut aramamı istersin diye düşünmüştüm."

"Karşıma çıkmayacak mısın?"

"Hayır, ama sana bir şey vermek istiyorum. Kabul eder misin?"

"Kalbini kırmaktan başka bir şey yapmadım. Kabul etmiyorum."

"O zaman şöyle anlaşalım. Bana hırkanı verirsin ben de sana hediyeni veririm."

"Neden hırka?"

"Belki sen kokuyordur." dedi ama sesi aşırı üzgün geliyordu. İçten içe ben de üzülüyordum çünkü ona alışmıştım, sevgisine inanmıştım.

"Pekala. O zaman sen şu an evin önündesin."

"Her akşam olduğu gibi..."

"Ne demek her akşam olduğu gibi?"

"Her akşam evinin önünde olduğumu fark etmedin mi yoksa?"

"Fark etmedim." diye mırıldandığımda ufak çaplı bir kahkaha atmıştı.

NepentheWhere stories live. Discover now