0.1

13K 459 385
                                    

"Kalk lan, yata yata camış gibi oldun zaten!"

Arel'in sesini duysam da umursamayıp uyumaya devam ettim. Uykuyu seviyordum, ne yapabilirdim ki?

"Lan taş kafa! Sana diyorum!"

"Ne var uslu çocuk!"

"Kalk diyorum, sana diyorum!"

"Ay, anladım be!"

Kafamı sıradan kaldırıp saçlarımı düzelttim. İyi ki makyaj yapmayı fazla sevmiyordum da bir de makyajla uğraşmayacaktım.

Kapıya baktığım sırada kapıdan giren Erne, Tuna ve Behiç'i görünce kaşlarımı çattım. Normalde asla bu sınıfa gelmezlerdi.

Arada grup olarak takılıyorduk ama asla birbirimizden ibaret değildik. Mesela Tuna kendi arkadaşları ile, Erne ise kendi arkadaşları ile takılıyordu. Behiç ise tek takılan kişiydi.

Ön sıranın boş olması ile Erne ile Tuna oraya oturdu. Behiç ise ayakta kalmıştı.

"Niye geldiniz?" Sorduğum soru ile Arel karnıma dirseğini geçirmişti. Sanki sınıftan kovduk?

"Genetiği bozuk musun senin? Bu ayı kuvveti nereden geliyor ya!"

"Durun! Kavgayı kesin şimdi.. bu hafta sonu, yani yarın hepberaber bir yerlere gidelim mi? İyi olur bence?"

Tuna'ya karşı gözlerimi devirdim. Kesin bir çıkarı vardı. O çıkarı olmadığı hiçbir şey yapmazdı.

"Kesin bir çıkarın var değil mi?"

Güldü. "Hayır! Sadece beraber vakit geçirmeyeli uzun zaman oldu bücür!"

Evet, bücür ben oluyorum... malesef!

"Senin şu ikiz kankaların da gelecek mi? Onlardan biri sinirimi bozuyor ama kim olduğunu ben de çözemedim!"

"Beraber diyorum bücür! Onların ne işi var?"

"Bücür deyip durma! Kısa değil benim boyum gerizekalı!"

"Neyse, gidiyor muyuz?"

Ah, ben küçükken bu gerizekalıyı nasıl seviyormuşum acaba? Tamamen hayranlık!

"Gidelim madem. Ama nereye?" Arel'in sorusuna karşılık Tuna düşünmeye başladı.

"Herhangi bir piknik alanında piknik yaparız. Ne dersiniz? Erne? Behiç? Bücür?"

"Dirseğimi ağzına sokmamı istemiyorsan bir daha bücür deme!"

"Şş! Abilerle böyle konuşulmaz! Ben büyüğüm senden!"

"Bir yaş Allah'ın malı!"

"Olabilir!"

"Erne şunun kafasına bir tane çaksana n'olur! Sen daha güçlüsün benden!"

"Öyle deme! Küçükken kafanla masa kırmayı biliyordun ama!"

Sabır dileyip arkama yaslandım. Öğle arası boyunca burada duracaktı ve bu demek oluyordu ki bu öğle arası asla geçmeyecekti.

"Tuna! Susacak mısın artık!" Erne'nin sert sesini duyduğumda derin bir nefes aldım. Tuna, Erne ile yaşıt olmasına rağmen ondan korkuyordu. Erne de korkulmayacak gibi değildi. Yüzünün asla güldüğünü görmezdim mesela.

Behiç ise gayet güler yüzlüydü ama bixe karşı. Arkadaş edinememesinin nedeni de buydu sanırım. Fazla asık suratlı olması. Bir de yaşıtlarına göre fazla olgun davranması olabilir. Meyra bile daha çocuksuydu ki Behiç en küçüğümüzdü.

NepentheHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin