Bölüm 14 - Soya Sosu ve Beklenmedik Haber

3K 224 779
                                    

Selaam! Yeni bölüm karşınızdaa, oley! Bu bölüm öyle sade normal bir bölüm. Umarım sıkılmazsınız, bol bol yorum yazın! Hepinizi çok çok seviyorum! (twitter: deadbutfly takip ediverin.. mwaah!)

Ha bir de, bu bölüm 13'ünde (4 gün sonra) 2. ayımıza gireceğimiz sevgilim için. Bu bölümü sana okutmayı unuttuğum için özür dilerim.
Sana aşığım, luiswhaz .



Louis'nin elini tutarak okula girmek hâlâ çok zordu. Herkes her türlü bize bakıyordu ve bu huylarından bir türlü vazgeçmemişlerdi. Niall'ın ve ayrıca diğer çocukların oturduğu masaya doğru ilerlerken yanaklarımın kırmızılığını engellemek adına her şeyi yapıyordum.

Niall kalkıp bana sarıldı. Her pazartesi istisnasız bana böyle sarılıyordu. Ona sıkıca geri sarılıp güldüm. Louis diğer çocuklarla konuşmaya başlamıştı.

"Shawn ile çıkıyoruz!" dedi hem bağırarak hem de sessizce. Gözlerimi pörtletip ona baktım. Bu sefer dilim tutulmuştu. Niall'ın gözlerinde böyle bir parıltıyı görmek içimi kıpır kıpır yapıyordu.

"Ciddi misin?" dedim inanamayarak. Başını o kadar hızlı salladı ki! Arından Shawn gelip Niall'ın yanağına bir öpücük kondurunca ciddi olduklarını anladım ve bayılmamak için yanımdaki sütuna tutundum.

"İnanamıyorum," diyerek başımı salladım. Ardından Louis yanımıza gelip elini omzuma attı. "Ee, ne bu şaşkınlık nidaları?" dedi saçlarımla oynarken.

"Shawn ve Niall çıkmaya.. başlamış," dedikten sonra Shawn bir şey kafasına denk etmiş gibi geriledi. "Harry.. konuşuyorsun?!" dedi, o da inanamayarak.

Ben gülerek başımı salladım ve "Evet!" diye cırladım. Tabii ki, arada hâlâ canım acıyordu ama paslarım yavaş yavaş yok oluyordu.

"Bu zil boşa mı çalıyor çocuklar?! Hâlâ burada dikiliyorsunuz. Derhal sınıflarınıza!" Hepimiz koşarak sınıflara gittik fakat Louis gitmeden önce beni bir araya çekip öptü. Omzuna oyuncu bir şekilde vurdum ve kendi sınıfıma kaçtım.

Arkamdan güldüğünü duyabiliyordum. Tam olarak liseli aşıklardık, eksiksiz öyleydik. Niall'ın yanına kendimi atınca herkesin bana baktığımı biliyordum ama umursamıyordum, alışmıştım artık.

Ders, matematikti. Matematikle hiçbir zaman sorunum olmamıştı, her zaman çok sevmiştim ve çok güzel yapmıştım. Hocanın yeni bir konuya başlamasıyla hızlı hızlı not almaya başladım.

Bu aşk hayatımı fazlasıyla değiştiriyordu. Tamamen başka birine dönüşüyordum ama iyi anlamda dönüşüyordum. Daha çok hayata bağlanıyordum, eskisi gibi ölmeyi istemiyordum.

Hoca konuyu anlattıktan sonra tahtaya örnek bir soru yazdı. Çözmemiz ya da soruyu anlamamız açısından bir süre verdi. Ben de o süre içerisinde soruyu çözdüm ve Niall'a baktım. Tahtaya bakarken sorunun hangi dille yazıldığını çözmeye çalışıyormuş gibi gözüküyordu.

"Çözen var mı çocuklar?" diye sordu Bay Brian ve ben kağıda baktım. Soruyu çözmüştüm ve emindim fakat konuşabildiğimi birkaç kişi dışında kimse bilmiyordu.

Derin bir nefes alıp elimi kaldırdım. Bay Brian yanıma doğru gelirken gülümsedim ve onu durdurdum.

"Söy-leyebilirim Bay Brian, gel-menize gerek yok." Sınıftaki herkes şaşkınca bana bakıyordu. Yanaklarım kızarırken öğretmenimin bile şaşkınca bana baktığını gördüm.

"S-Söyle bakalım, Harry." Şaşkınlığı sesine de yansımıştı fakat gülümsüyordu. Bay Brian ile aramız hep iyi olmuştu ve beni severdi.

Mute Love / larry stylinsonWhere stories live. Discover now