12. Bölüm

298 29 2
                                    

İnsan bazen bazı şeyleri geç farkeder. Bazı şeyleri düşünmek istemez , ertelenir durulur düşünülmesi gereken konular. İnsan bazen kabullenmek istemez yok sayar bazı şeyleri , yokmuş gibi davranır. İnsan bazen aptaldır , çünkü bazen aptal olmak daha kolay gelir insana. Ama insan bazen unutur , yok sayılan şeylerin yok olmadığını , bazı şeyleri yok saysan bile içinde yavaş yavaş büyümeye başladığını. Bu büyüme bazen öyle noktaya gelir ki , yok saymaya çalıştığın bütün gerçekler sonunda bir tokat gibi çarpar yüzüne.

Evde oturmuş sabah olanları kafamda tekrar tekrar oynatırken , kalbimin atışını kullaklarımda duyuyordum. Düşünmemeye çalışsam da olmuyordu , sanki bir şey beynimi ele geçirmiş gibi aynı görüntüleri tekrar tekrar oynatıyordu. Ellerimi kaldırıp saçlarıma geçirdiğimde titrediklerini farkettim.

Kendimi kaybetmiş gibiydim , neler olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Neden böyle bir şey yaşanmasına izin vermiştim ? Bunu düşünürken bile zamanda geriye dönsem bile aynı şeyin tekrar yaşanmasına izin verirdim.
Bu düşünce bile çıldırdığım , kafayı yediğim anlamına geliyordu.

O an tekrar kafamda canlandı. Cantekinin dudaklarının yavaşça benim dudaklarıma dediği an gözümün önüne gelince , kalbim yine kendini kaybetmiş gibi atmaya başlamış , elim benden habersiz dudağıma uzanmıştı. O an nasıl tarif edilir hiçbir fikrim yok. Dünya benim için durdu , zaman akmayı kesti herşey sustu ve o an için sadece o ve bana hiç tatmadığım duygular yaşatan dudakları vardi. Eh gözlerini de unutmamak gerek , o gözler benim kalbime dokunan ilk şeylerdi , tabi o an gözlerinin kapalı olması ayrı bir konuydu.

  Yaptığım şeyin saçmalığını düşünmem gerekirke oturmuş Cantekinin gözlerinin bendeki etkisini düşünüyordum. Cidden kafayı yemiştim çünkü bunun başka bir açıklaması yoktu.

Bir anda yarın görüşeçeğimiz aklıma geldiğinde panikle yerimden kaltım. Odada endişeli bir şekilde turlar atarken , yarın ki karşılaşmamızda nasıl davranmam gerektiği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ne diyecektim ?Nasıl davranacaktım ? Asıl önemli soru yüzüne nasıl bakacaktım ?

Bir anda salonun ortasında durup ellerim saçlarımda çığlık atmaya başladım. Ben Cantekinin yüzüne nasıl bakacaktım ? Bu soru kafamda dönip dururken , bir anda kapının yumruklandığını duydum.

Kapımı böylesine yumruklayarak çalanın kim olduğunu merak ederek hızlı bir şekilde kapıya ulaştım. Kapı deliğinden baktığımda çıldırmış bir yüz ifadesine sahip bir Soner gördüğümde hemen kapıyı açtım.

Kapıyı açmamla Sonerin üstüme atlayıp endişeli bir şekilde yüzüme bakarken " Ne oldu ? İyi misin ? " demesi bir oldu.

Sonerin yüzüne boş boş bakarken " Niye kapıyı yumrukluyordun mal, zili çalsaydın ya. " dedim.

Soner yüzüme ne diyor bu değişik der gibi baktı.  " Oğlum zaten zili çaldım. Sen de açmayınca telefonumu çıkarıp seni arayacakken içerden çığlık sesini duydum , bir şey oldu sandım aklım çıktı. Ama görüyorum ki domuz gibisin hiç bir şeyin yok. " konuşmasını bitirip beni eliyle kenara itip salona doğru adımlamaya başladı.

Ben boş boş açık kalan kapıya bakarken, ne kadar kendimi kaybettiğimi düşünüyordum. Düşüncelere o kadar dalmışım ki kapı zilini bile duymamışım.

Yavaşça kapıyı kapatıp , Sonerin arkasından ben de salona doğru adımlamaya başladım. Üçlü koltuğa yayılmış Sonerin yanına kendimi bıraktığımda , elindeki telefonu bırakıp yüzüme bakmaya başladı.

Ben de aynı şekilde onun yüzüne boş boş bakarken , en sonunda oflayıp konuşmaya başladı.

" Neden çığlık attığını açıklayacak mısın ? Yoksa evde canın sıkılınca çığlık falan mı atıyorsun. "

Karanlığa Bir Işık Yak Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz