8. Bölüm

397 32 0
                                    

13 Eylül 2016

Nerdeyse iki hafta geçmesine rağmen bu sabah kalkma olayına malesef hala alışamamıştım. Tüm yazımı öğlene kadar uyuyarak geçirdiğimi göz önüne alırsak sabahın 7 'sinde uyanmak işkence gibiydi. Okul koridorunda adımlarken tek istediğim biraz daha uykuydu. Sınıf kapısından içeri girip sırama oturup çantamı yan sandalyeye
fırlatım. Beynim resmen uyku, uyku diye bağırırken kafamı sıraya koyup biraz da olsun uyumak için gözlerimi kapattım.

Tam uykuya dalacakken bir anda kulağımın dibinde birinin " Günaydın kanka" demesiyle korkuyla yerimden sıçradım. Uykulu gözlerle etrafıma bakınırken tam yanımda 32 diş sırıtan gerzikalı arkadaşımı gördüm.

" Ne bağrıyon lan kulağımın dibinde "

Gözlerimi ovuştururken söylediğimi hiç umursamadan, yanımdaki sandalyede duran çantamı sıraya koyup, yanıma oturdu. Bu çocuk sabah sabah bu neşeyi nerden buluyor şaşıyorum cidden.

" Sabah sabah bu neşeni neye borçluyuz bakalım. "

Gülümsemesini hiç bozmadan " Kanka biliyorsun son bi kaç gündür iş arıyordum şu son çıkan oyunu almak için. " kafamı biliyorum anlamında sallarken devam etti
" Ha işte ben telefonda seninle konuşurken bir çocuk yanıma geldi işte telefondan sana anlatıklarımı duymuş iş teklifinde bulundu. Bana sadece haftada 3 defa taşımacılık yapacağımı söyledi. Çalıştığım her gün için de 500 lira ödeyecekmiş. Abi çok iyi değilmi. Bu biriktirdiğim paralarla istediğim bütün oyunları alırım. "

Sırıtarak anlatığı şeyler benim kafama nedense pek yatmamıştı. Yani kim yolda gördüğü birine iş teklifi eder ki. " Oğlum bu işte bir iş olmasın. Kim yolda gördüğü birine iş teklif eder ki ? Başına bir iş almayasın. "

" Yok be kanka ne olacak ki hem öyle çok uzak yerlere de götürmeyeceğim ki. Hem yol masrafını da ayriyetten ödeyecek. Bence çok makul iş. Ben sadece getir götür yapacağım."

Bu anlatıkları hiç bir şekilde kafama yatmıyordu. Şüphelenmeden edemiyordum.
" Hem ne götürüp getireceksin ki ?"

" Bilmiyorum kanka onu söylemedi. Hem öğrenip te ne yapacağım ki. Ben paramı alayım yeter. "

" Ozan , oğlum bence iyicene bir araştırmadan kabul etme. Sonra başka bir iş çıkmasın. "

Elini aman ne olacak ki dercesine salladı.
" Yok be kanka. Hem kabul ettim bile , böyle şansı kaçırırmıyım ben. "

Bu iş her ne kadar içime yatmasa da çok uzatmadım. Sonuçta işi de kabul etmiş. Umarım bu işin altından başka bir iş çıkmaz diye düşünürken kafamı tekrar sıraya koyup bölünen uykuma devam ettim.

Birinin kolumu hayvan gibi dürtmesiyle uykumdan uyanmak zorunda kaldım. Kafamı sıradan kaldırıp gözlerimi ovuştururken sınıfın nerdeyse boşalmış olduğunu gördüm. Yanımda bir şeyler söyleyen Ozana gözlerimi çevirip dediklerini anlamaya çalışıyordum uykulu olduğum için anladığım tek şey
" Ölüyorum açlıktan" oldu.

" Ne diyon oğlum anlamadım hiç birşey "

" Kanka diyorum ki kalksan da kantine gitsek ölüyorum açlıktan. "

Söyledikleriyle bende açlığımı yeni yeni farkederken yavaşça ayağa kalktım. Bir anda ayağa kalkmamla gözlerim anlık karardı . Sıraya tutunum bi kaç saniye bekledikten sonra kendime gelip Ozanın peşinden kantine gitmeye başladım.

Kantine girdiğimizde Ozana masaya geçeceğimi bana da bir tost almasını söyledim. O sıraya girerken ben de bulduğum boş bir masaya oturdum. Yaklaşık 10 dakika sonra Ozan elinde iki tane tostla tam karşıma oturdu. Elindeki tostu bana uzatıp kendi tostuba gömüldü. Bende tostumu yerken aynı zamanda Ozanın o son çıkan oyunun izlediği videolardan yola çıkarak be kadar efsane olduğunu dinledim.

Karanlığa Bir Işık Yak Where stories live. Discover now