XXXII*

15.2K 1.1K 275
                                    

Anneme yazdığım not kağıdını girişteki aynaya astıktan sonra sürünerek evden çıktım. Şarjım yoktu ve benim de bekleyecek kadar takatim kalmamıştı.

Bir an önce kendimi Rainlere atmak istiyordum.

Şu iğrenç baş ağrısı. Sanki beynimdeki damarlar küçülüp kan gitmesini zorlaştırıyordu. Derste büyük örümceklerin üzerime çıktığı kabusla uyandırıldığımda hasta olduğuma karar verilmişti.

Revire gitmek?

Yüzümde beliren, benim için manalı ama sınıftakiler için şizofrenimsi tebessümden sonra bunu reddetmiştim. Bunun üzerine bir izin kağıdıyla evime gönderilmiştim.

Okuldan bir ders erken çıkmanın fırsatıyla eve gidip eşyalarımı aldım.

Hava ne zaman bu kadar soğumuştu? Ellerimi ısıtmak için kollarımı göğsümde çaprazladım.

Paytak adımlarla tepenin yokuşuna geldiğimde daha ne kadar yavaş olabileceğimi düşünüyordum. Bir süre olduğum yerde durup dinlenmeye çalıştığımda gözlerimin yandığını hissettim.

Taksiden ineli çok bile olmamıştı.

Neil ve lanet merdiveni.

Genelde evde olduklarında kilitli olmayan kapının koluna elimi attığımda kendiliğinden açıldı. Buna irkilemeyecek kadar bitkindim.

''Neredeydin?''diyen Rain'in sorgulayıcı sesini duydum.

Yapışmaya başlayan göz kapaklarımın altından ona baktım.

Beni çatık kaşlarıyla içeri çekip çantamı aldığında bu sahneyi nereden hatırladığımı düşündüm. Evet, düşünceli çocuk. Hadi devam et.

''Bunun için mi gittin? Bize haber verebilirdin.''

Soğuktan çatlayan dudağımı ıslattım. Burnum şiş gibi hissediyordum.

''Erken çıkmıştım. Madem burada kalmaya zorluyorsun o zaman bunlara ihtiyacım olacak.''dedim kendimden beklenmeyen bir performansla.

Kaşlarını çattı ve mavi gözlerinin arkasından onaylamayan bakışlar yolladı.

''Rick'e aldırabilirdik.''

Bedenim iki kez kuru öksürükle sarsıldıktan sonra ıslak ceketimi çıkardım. O kadar uyuşuktum ki ben gelene kadar yağmur başlamıştı.

''Annem de onu eve alırdı.''dedim huysuzca. "Anahtarı da vereyim."

Sabrı zorlanıyormuş gibi burnundan soluyarak güldü. Bense orada amaçsızca dikiliyordum.

Beynim mi durmuştu? Sanki başım dönüyordu.

''Gelmiş.''

Kurt, alt kata inen merdivenin başında gözüktükten sonra arkasına doğru bağırdı.

Anlamsızca etrafıma bakınırken Kurt bize yaklaştı.

''Neredeyse seni aramaya çıkıyorduk.''

Çok mu abartıyorlardı yoksa bana mı öyle geliyordu?

''Hala hiçbir şeyin farkında değil.''diye söylendi Rain sanki ben orada yokmuşum gibi.

''Neyin?''dedim konuştuktan sonra ağzımı dahi kapatmadan.

"Wifi gibi geziyorsun ortalıkta."cevabını aldığımda beynim bunu sindiremeden yüzümü buruşturdu.

''Salağa benziyor.''dedi Kurt, Rain'in yanındaki yerini alıp.''Nereye gitmiş?''dedi üçlüyü tamamlayan Neil.

Sıcak KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin