XVI*

18.5K 1.3K 82
                                    



O gün öğlearasını yine heyecanla beklemiştim.

Derek'in odasına giderken yolda bile heyecanlanmıştım.

Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde alt dönemden bir çocuğun kaşına bant yapıştırıyordu.

Daha sonra gelmeyi düşünürken bakışlarını bana çevirmeden konuştu.

''Girebilirsin.''

Ne yapacağıma karar veremeden olduğum yerde durdum. Ellerimi nereye koyacağımı bilemedim ve sonra arkamda birleştirdim. Bu itici hareketi yaptığıma inanamıyordum.

''Daha yüzündeki morluklar geçmeden yeni bir kavgaya karışıyorsun. Seni bu odada görmek artık beni bıktırıyor.''dedi çocuğa şakayla.

Nedenini bilmediğim bir huzursuzluk midemdeki kelebeklere bir günün dolduğunu söyledi.

Çocuk umursamazca omuz silkti ve yerinden kalkıp ağır adımlarla kapıya yürüdü. Yanımdan geçerken süzdüğünde revirde ne işim olduğunu sorguladığını anladım. Onu görmezden geldim. Arkasından kapıyı kapatmasına memnun oldum.

''Hoşgeldin.''dedi Derek gülümserken.

Sonra oturmamı istermiş gibi elini sedyeye vurdu. O malzemelerini toplarken ben de kendimi sedyenin üstüne çekip oturdum.

Arkasını döndüğünde yere değmeyen ayaklarıma bakıp tekrar gülümsedi. Dudağımı ısırıp sırıtmamaya çalıştım. Bana sürekli o şekilde gülümsememeliydi. Kalp krizi geçirirsem doktor olmadan müdahale etmek zorunda kalırdı.

''Evet.''dedi, dolapta bir şeyler karıştırırken. ''Yine rapora mı ihtiyacın var?"

Tek kaşını kaldırıp muzipçe baktığında alnımı kaşıyıp duvara döndüm.

"Neden öyle dedin ki..."diye mırıldandım.

Hala işiyle meşgulken başını iki yana sallayıp sessizce eğlendi.

Birkaç saniye sessizlik içinde geçti.

Sonra masadan bardağını alıp başımda dikilmeye başladı.

Kahve kokusu bir kez daha burnuma dolarken son karşılaşmamızda söyledikleri birden aklıma gelince yaptığım hatayı fark edip afalladım.

Hemen kendimi toparlayıp çaktırmamaya çalıştım.

Buraya gelmek ikinci dereceden hataydı. Daha fazla beklemeliydim.

"Canını sıkan şey neymiş anlat bakalım.''dedi birden.

Başımı soluma döndürüp göz teması kurdum.

Sanki canım sıkkın olduğu için geldiğimi anlamıştı. Zira karşısında her an patlayabilecek bir gözyaşı bombası duruyordu.

Yoksa...buraya hep böyle zamanlarda mı geliyordum?

Bakışlarımı yere indirip zorla gülümsedim.

''Ben...''dedim sesimi normal tutmaya çalışarak.''Evlatlıkmışım.''

Bunu ona söylemek içimden tuttuğum ağırlığın bir kısmını hafifletmişim gibi hissettirdi. Bu sefer gerçekten gülümsedim.

Kaşları havaya kalktı. Ama nedense şaşırmış gibi değildi.

''Ve bunu bu şekilde karşılıyorsun.''dedi onaylamamı ister gibi.

Biraz daha dik oturmaya çalıştım. Başımı hafifçe iki yana salladım.

''Aslında bunu çok düşündüm. Çok yalnız hissettim."

Sıcak KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin