bölüm 30 - omnia mutantur, nihil interit

728 111 242
                                    

"Gayet başarılı. Çok büyük bir ilerleme kaydettin Hoseok, seni bu azminden dolayı tebrik ederim." Doktorun konuşması ve takdir eden bakışlarını gördüğünde, Hoseok bir an için rahatlamıştı. Gülümsedikten sonra doktor odadan çıktığında Hoseok tekrar aynanın karşısına geçmiş ve başarılı olduğu anlaşılan yansımasına bakmıştı.

Saçları yavaş yavaş tekrar eski halini alırken kollarında ki morarıkları da geçmeye başlamıştı. Yoongi, onun söylediği gibi yapmış ve o ayrılık yazısından sonra onu hiç görmeye gelmemişti.

Üzgün olsa da bunu kendisi istemişti. Çünkü gelseydi, ikisinin de yapamayacağını biliyordu. Ama bilmiyordu ki o kağıt Yoongi'nin eline geçse gelebileceğini.

Odanın kapısı çalındığında Hoseok'un kalbi teklemişti. Hemşire gelmiş olsa bile, o hep Yoongi sanarak heyecanlanıyordu. Fakat sonuç yine aynıydı, gelen Yoongi değildi, olamazdı da.

Namjoon ve diğerleri artık steril odadan çıkmış olan Hoseok'u rahatça ziyaret edebiliyorlardı. İçeri girmeye başladıklarında Hoseok hepsinin teker içeriye geçmelerini beklemiş ve her zaman yapmaktan bıkmadığı şeyi yapmıştı. Kapıya kadar gidip Yoongi'nin gelip gelmediğini kontrol ettikten sonra kapıyı kapatmak.

"Gelmeyecek değil mi? O son yazdığım şey onu çok, yaralamış olmalı." Hoseok mahçup bakışlarını gizlemek adına başını önüne eğdiğinde Namjoon elini Hoseok'un omzuna koymuş ve rahatlatacak bir şekilde sıvazlamıştı. Ona iyi gelmek istiyordu ama biliyordu ki Yoongi'den başka kimse ona şu anda iyi gelemezdi.

Konuşmak için dudaklarını ıslatıp araladığında Hoseok'u yatağa oturtmuş ve konuşmaya başlamıştı. "Hoseok biliyor musun, Latinceden, hatta Ovidius'tan bir deyiş varmış. 'Omnia mutantur, nihil interit.' Yani bize denmek istenen, 'Her şey değişir, ama hiçbir şey yok olmaz.' Yoongi ile arandakiler belki değişti, fakat ikiniz içinde, birbirinize olan bağ asla yok olmadı. Bunu biz görebiliyoruz, aranızda ki o asla kopmayacak olan bağı. Belki tekrar, başka bir şekilde karşılaşırsınız. Biz size inanıyoruz."

Hoseok, Namjoon'un sözlerine karşılık gülümsediğinde Namjoon'da aynı şekilde karşılık vermişti. "Artık bize müsade, ziyaretin kısası makbuldür." Seokjin Namjoon'un elinden tutup kaldırdığında Jimin ve Taehyung'da kapıya doğru ilerlemeye başlamışlardı.

Hastaneden çıktıklarında Seokjin Namjoon'u durdurduğunda Taehyung ile Jimin'de onlarla eş hizada durmuşlardı.

"Neden hala söylememekte ısrar ediyorsun Namjoon? Yoongi öldü, biliyorsun değil mi? Hoseok'un bunu bilmesi gerekiyor. 4 ay oldu. Onun ne kadar çok uğraştığını görebiliyorum ama ondan bunu gizlemek için bizde çok uğraştık. Ve ben artık Hoseok'a yalan söylemek istemiyorum. Yaz tatili bitti, okul açıldı ve biz bu yıl sınava gireceğiz. Hoseok bu haldeyken giremez, Yoongi zaten aramızda değil." Seokjin'in sözünün bitmesini beklemeden Taehyung araya girmiş ve teker teker cümlelerini sıralamıştı.

"Lütfen şunu söylemeyi keser misin? Öldü, öldü, öldü. Hayır hyung, yanlış biliyorsun. Yoongi hyung ölmedi. Yalnızca bilinci kapalı, solunum fonksiyonları çalışıyor ve bu da demek oluyor ki hala bir şansı var. Ve o şansta, Hoseok hyungda. Hoseok hyungun iyileşmek istemesinin tek nedeni, Yoongi hyung. Çünkü ona verdiği bir söz var ve onu tutmak zorunda. Hoseok hyung tamamen iyileştiğinde, Yoongi hyunga gidecek ve onu iyileştirecek. Evet söylemediğimiz için bize bağırıp çağıracak ama onun kalbi o kadar yumuşak ki, tekrar gelip o bizden özür dileyecek. Hiçbir suçu olmamasına rağmen." Taehyung'un cümlelerinin sonuna doğru düğümlenen boğazı ve dolan gözleri daha fazla konuşmasına engel olmuştu.

lavinia & yoonseok.Where stories live. Discover now