bölüm 4 - yunan tanrılarını andıran saçları

2.1K 277 125
                                    

Yine bir güne daha gözlerimi kapattım işte. Yarın tekrar, bir umutla aynı şekilde açacağım. Her gece tek bir düşünceyle, her sabah o düşüncenin aynısıyla uyanmak zamanla bana da zor geliyor fakat, dayanmalıyım değil mi? İnsanoğlu kaderini değiştiremez, ve mutlaka o kaderi karşısına çıkar.

Hoseok'u çok özledim. Mesela onunla yaptığım çeşitli aktiviteleri çok özledim. Ödevlerimizi birlikte yapmayı, çoğu zaman okuldan kaçıp da internet kafeye gitmeyi çok özledim.

Meydanda ipini koparmışlar gibi koşmayı, yenilmesine dayanamayıp mızmızlanmasını ve bütün gün boyunca koşmak istemesini çok özledim.

Birlikte yaptığımız çeşitli tren yolculuklarını, okul gezisinde herkesten gizli bir çılgınlık yapıp aldığımız alkolün tadına varana kadar, her şeyi özledim.

Sosyal medyaya attığım fotoğraflara saçma sapan yorum yapmasını çok özledim mesela.

İzlemeye başladığımız bir filmin yarısında uyuya kalmasını ve 1 hafta boyunca onu tekrar tekrar izleyip bitirmeye çalışmayı çok özledim.

Bana o sahnede ne olacak diye sorduğunda, bilmediğimi söylediğimde nasıl oluyorda 1 haftadır izlediğim bir filmi bilmediğimi sormasını çok özlüyorum.

Dönüp diyemiyordum ki, "seni izlemekten fırsat mı vardı ki filmi izlemeye?" Geçiştirip, "sanırım bende uyuya kalmışım" diyordum yalnızca. Ve ah, buna karşılık samimice be bütün tatlılık sınırlarını zorlarcasına kıkırdaması var tabi..

Yaşamayı özlüyorum. Ama öyle sıradan, basit bir şekilde değil. Nefes alıyor oluşum gerçekten yaşadığım anlamına gelmiyor. Ben Hoseok'la yaşamayı özlüyorum.

Sanırım, en önemli ayrıntıyı atladım. Alkol almaktan başka yaptığımız en büyük çılgınlıkta şuydu, ailesinin bize büyük bir fırça atacağını bildiğimiz halde saçlarımızı boyattığımız zaman.

Saçımı maviye boyatmamı istediğinde tek bir şey bile söyleyememiştim. Sanırım, iyiki de söylememiştim. O da kendi saç rengini bana bıraktığında gözlerimde onu canlandırdığım ilk saç rengine boyatmasını istemiştim. Kızıl..

Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan birisini de orada vermiştim işte. Tam da orada. Boyattığı ateş kızılı saçlarıyla sanki şey gibiydi.. Nasıl demeliyim.. Uhm, tıpkı Hephaistos gibiydi. Ateşin Tanrısı gibi..

Ona daha çok bağlandığım gündü o gün. Daha çok tenine dokunmak ve orada kaybolmak istediğim gün. Kalbimin daha çok teklediği, bana yaşıyor olduğumu hissettiren gündü o gün.

Hayatın verdiğinden fazlasını aldığını biliyorum fakat, en kısa zamanda Hoseok'u bana geri vermesini istiyorum. Ona kavuşmak, sarılmak, teninde, kokusunda kaybolmak istiyorum.

Hiçbir şeyi mahvetmeden yine eskisi gibi olabilir miyiz ki? Eskisi gibi davranabilir miyim ona yine?

lavinia & yoonseok.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin