bölüm 13 - prolouge pt.9 karanlıktan aydınlığa birlikte çıkalım

1.3K 176 126
                                    

"Yoongi, biraz gelir misin artık? Seninle konuşmam gereken bir şey var." Başımda dikilmiş ve benden ona cevap vermem için medet uman Jooheon'a bakmıştım.

Aslında hiç konuşmak istemiyordum fakat bu kadar süredir ısrar etmesini de merak ediyordum doğrusu. Hiçbir şey söylemeden ayağa kalktığımda oda buna sevinmiş olacak ki gülen gözlerle yüzüme bakıyordu.

Bahçeye indiğimiz de sessiz sakin bir yere geçip gördüğüm ilk banka oturdum ve bekledim.

"Biliyorum, bana, bize kırgınsın. Hatta çok. Cidden, o kadar istemeden olan bir şeydi ki, her şey gerçekten spontane gelişti. Mino'nun böyle bir şey yapacağını tahmin etmiyordum çünkü gerçekten öyle birisi değildi. Hatta değil, hala değil. Gerçekten hepimiz ne yapacağımızı bilememiştik, telaşlanmıştık. O olaydan sonra çok sürmeden sende yurttan gidince, sana bir daha asla ulaşamayacağımızı anlamıştık. Daha sonra seni burada gördüğüm de, o kadar mutlu oldum ki. Yani, bir şeyleri düzeltmem için bir mucize gibi bir şeydi bu, ve ben gerçekten de elimden geldiği kadarıyla sana yardımcı olmak istiyorum. Beni affedebilir misin? Bizi, affedebilir misin Yoongi?"

Jooheon'un dediği şeyler içimde bir şeylerin kırıldığını hissettirmişti sanki. Çünkü ilk arkadaşım dediğim kişiler onlardı ve bana böyle yapmış olmaları beni çok yaralamıştı. Eğer gerçekten pişman oldular ise bile, Hoseok olmasaydı o hapis cezası belki de büyüyecek, büyüyecek ve kocaman bir dağ olacaktı bana. Eğer Hoseok olmasaydı, hayatım sarpa saracaktı.

Jooheon'a bakmak adına ellerimi başımdan çekip yüzüme o tarafa doğru çevirdiğimde Hoseok, Seokjin ve Namjoon'un da orada olduğunu görmüştüm. Seokjin ve Namjoon beni görmeseler bile Hoseok'la bir süre göz göze kaldıktan sonra Jooheon'a dönerek cevap vermiştim.

"Ne hissettiğimi gerçekten düşündünüz mü Jooheon? Nasıl bir psikoloji içersinde olduğumu? Ben ailemi kaybettikten sonra sizi ailem olarak bilmiştim, gerçekten de bana aile olabileceğiniz düşünmüştüm. Ama siz, sanırım benimle aynı düşüncede değildiniz ve beni öylece orada bırakıp gittiniz." "Farkındayım, hatta hepimiz farkındayız. Ama Yoongi, bizi lütfen ilk ve son kez affedebilir misin? Bunu burada, şimdi söylemem ne kadar doğru olabilir bilmiyorum ama, gerçekten sen gittikten sonra onca geçirdiğimiz zaman gözlerimin önünden bi film şeridi gibi geçtiğinde, senin yerinin bende çok farklı olduğunu hissetmiştim."

Jooheon bir süre susup, derin bir nefes aldıktan sonra konuşmasına devam etmişti.

"Yoongi, ben sanırım senden.. Yani sana karşı bir şeyler hissediyorum." "Efendim?" "Bilirsin işte, eşcinsel birisi olduğumu anlamışsındır diye düşünmüştüm." "Jooheon sen, ciddi misin?" "Şaka yapmıyorum, ki şaka yapacak havamda da değilim hiç. Üzgünüm, heteroseksüel olduğunu düşünmüştüm ama homofobik olacağın aklımın ucundan bile geçmemişti." "Demek istediğim şey homofobik olduğum değil, Jooheon üzgünüm ama ben seni kabul edemem." "Neden?" "Çünkü hislerim başka birisine ait." "O kız, şanslı olmalı." "Jooheon, o bi kız değil."

[...]

"Ne o? Kendine başka bir arkadaş bulmuş gibisin." "Hoseok, Yoongi'nin sizin evin harici ve bizimle birlikte geçirdiği zamanların dışında da bir hayatı var." Namjoon benim yerime konuştuğunda Hoseok hala bana bakmaya devam ediyordu.

"Madem duygularımı ve beni kabul etmiyorsun, o zaman neden senin dışında olan hayatımla bu kadar karışıyorsun, Jung Hoseok?"

Ben konuştuğumda ortamda derin bir sessizlik olduktan sonra Seokjin konuşmadan edememişti.

"NE? Yoongi sen, Hoseok'tan mı hoşlanıyorsun? Voah, hayret edici bir şey gerçekten. Ne zamandan beri peki?" "Bilemiyorum, ama belki Hoseok iyi bilir. Ne zamandan beri seninle konuşmak istiyorum ben Hoseok? Sen beni reddettiğin zamanları daha iyi biliyorsundur?"

lavinia & yoonseok.Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang