Müziğin Ritmi

15 2 1
                                    

Bir süredir keşfettiğim bir parça var.. Nasıl tarif etsem bilemiyorum.. Herkes için farklı bir melodi:

Evgeny Grinko - Valse

Belki de geç kalmışımdır keşfetmeye.. Sözler yok sadece melodi var fakat her nota belirli duygular barındırır.. Bir kere dinlersin, ikinci kez dinlemeğe kalkıştığın zaman sanki seninle biri konuşmaya çalışıyor gibi hissedersin.. "Bugün nasılsın? Günün nasıl geçti? Herşey yolunda mı?"..

Dinlediğin parça adeta seni değerli hissettiren bir varlığa dönüşür. İkinci kez dinlemeyi bitirdikten sonra tekrar açarsın.. 

- "Ah, kanım donuyor.. Kopuyorum dünyadan.. Farklı bir dünya, farklı bir ses var.. Duyuluyor uzaktan, müziğin biraz ötesinden.."

3cü kez bitirdiğinde tekrar açıyorsun bilinçsizce. Müzik ruhunu ele geçirmiş. Teslim etmişsin benliğini.. Belki de kendini arıyorsundur her dinleyişinde.. Sana ulaşmayı başarmış olabilir, kimliğini, düşüncelerini, duygularını, mimiklerini, adeta herşeyi sana çaldıkça anlatan bu parçaya aşık olmuşsun gibi.. Konuşamadığın, anlatamadığın, paylaşamayıp içine attığın hisslerini bu parça açığa çıkarmaya çalışır gibi tetikliyordur. Bu senin hoşuna gitmiştir muhtemelen ki çaldırdıkça çaldırıyorsun.. Uyuşturucu gibi, bağımlısı yapar..

Aslında "Uyuşturucu neden bağımlılık yapar?" - diye sorduğum vakit şöyle bir cevap alıyorum kendi kendime:

- Yorulduğun için.. Sahte yüzlerin arkasında gerçek pisliklerin saklandığını fark ettiğin için.. Yorulursun, kaçmak istersin, zayıflığın seni elegeçirdiği vakit çok geç olur.. Kaçındığın uyuşturucunun bağımlısı olursun.. Farklı bir dünya, bir kaç süre seni alıp götüren sahte mutluluk.. Mutluluk gibi gözüküyor fakat gel gör ki o bile sahte varlığının arkasına gizliyor gerçek pisliğini.. 

Dünya böyle ilerliyor işte.. Sahtelik daha fazla ilgili görüyor, duyguları köreltip takıntı haline getiriyor.. İnsanlar sevemiyor, takıntı yapıyor.. İnsan değer veremiyor, değer vermeye zorluyor kendini.. 

Zaman akıp gidiyor, farkında mısın? Zaman adeta sana acıyarak akıp gidiyor.. Aciz olan sen bu zamanı görmezden geliyorsun ve kendini avutmak için şu cümleyi kullanıyorsun:

- "Anın tadını çıkarıyorum."

Yanlış çok çok yanlış.. Elindekileri yok ediyorsun farkında olmadan.. Müziğe kulak ver, üzgün şu an.. Ya da sanırım huzursuz.. Anlatmaya çalışıyor, o kulaklarını aç ve dinle diye.. "Ah ne kadar güzel bir parça"- diyerek geçiştirme.. Bu öyle sıradan bir parça değil.. Bu bir hikaye, bu bir yol, bu kaybedilen umutların saklandığı yer. Aç kulaklarını lütfen müziği dinle..Dinlerken konuş, dertleş, içini dök, zihnini arındır tüm karışık düşüncelerden. 

18 dakikadır dinliyorum aynı parçayı.. Dinlerken yazıyorum ve tekrar tekrar başa sarıyor.. "Yaz"-diyor. "Daha fazla yaz, son kelimesine kadar dök içini.. Belki birilerine ulaşmayı başarırsın.. Senin gibi düşünen, konuşmamayı yeğleyen insanları konuşturmaya çalış.. Senin de kanatların var göremediğin.. Aç kanatlarını, çırp mavi gökyüzünde.. "

"Valse" parçasının hikayesi aşırı derin ve kendine özgü bir özelliğe sahip.. Nedir bu özellik?

Her dinleyici için farklı bir hikayeye dönüşüyor.. Birisi dinler ve çok özlediği birisinin hasretini giderir, bir başkası dinler ve kaybettiği duygularını aramaya başlar..

"Kimim ben? Varoluşum sebebi nedir? Bu dünyadaki amacım nedir?" - gibi kendine sorular soran çok fazla insan var.. Bazıları umutsuzluğa kapılarak karamsarlığa yenik düşerler.. Bazılarıysa o amacı bulur ve sımsıkı sarılarak yaşarlar.. Bu müziği dinleyerek bir çok sorunu gidermek mümkün işte.. Kimliğini, gayeni, düşüncelerini, duygularını, hedefini, hayallerini anlayabilirsin.. Sadece müziği dinle ve yaşamaya çalış.. Öylesine "Çok güzel bir parça" diyip geçme lütfen.. Bu hakaret olur.. Onca emek sarfedilerek yazılan hikayeye saygısızlık olur.. 

Şimdi aç ve kendi hikayeni dinlemeye başla.. 1 kere yetmeyecektir.. Tekrar tekrar dinle.. Sorularının cevabını buluncaya kadar...

Peki ya umudun rengi?Where stories live. Discover now