32.Bölüm

2.3K 164 45
                                    

Uzun bir aradan sonra içeriye giren Ejder ile kaşlarım hızla çatıldı. Eline saçma sapan sarılmış sargı bezi sarılmıştı. Ona daha ne olduğunu soramadan yere yığılmasıyla anlık kalbim durmuştu. Karşısına geçip solmuş yüzünü avuçlarımın arasına aldığımda yarım yamalak gülümsedi. "Nasıl görünüyorum?"

"Daha iyi günlerin olmuştu," diye fısıldadığımda kafasının hakimiyetini tamamen ellerime bırakarak yüzüme baktı. Ellerimi çekersem düşeceğini bildiğimden daha da sıktım yüzünü. Yağız'da yanımıza geldiğinde karşısında dikilmeyi bırakıp yanına oturdum ve kolumu omzuna atarak kafasını göğsüme yasladım. 

"Sonunda öldün mü?" diyen Tamer küfrederek bunun şakasının bile komik olmadığını söylemek istemiştim ama gülmeye devam eden Ejder ile sessiz kaldım. "Sanırım."

"Umarım dünya da seninle birlikte ölmüyordur? Hani artık içeride ne yaptıysan."

"Yaşatmak için o kadar savaş verdiğimi düşünürsek ölüyor olması kalbimi kırardı." Kafasını Yağız'a çevirip, "Şu suyu elime döksene ikiz," dedi sargıyı açmaya çalışıp.

Onu dikleştirip kafasını duvara sabitledim. Açma girişiminde bulunduğu elini kucağıma alıp, dikkatle sargı bezini açarken karşılaştığım manzarayla yutkunamadım bile. Berbat gözüküyordu eli. Büyük ihtimalle parmakları kırılmıştı ve böyle durmaya devam ederse sonuçları hoş olmayacaktı.

"Parmakların kırılmış," dediğim an acıyla inlendi. "Biliyorum."

"Böyle duramaz. Çok daha kötü olur."

"Napsak? Hastaneye mi götürsek?" diyen Tamer'e iç çektim. "Ne olur ki dişlerin ağzına dökülse?"

"Tamam, tamam. Parmaklarını sabitleyecek bir şey..." derken etrafına bakındı ama hiçbir şey yoktu. "Al benim parmağımla sabitle." 

Şaşkınca suratına bakakaldım. "Ne saçmalıyorsun?"

"Parmaklarını sert bir şeye sabitlemen gerekmiyor mu?" Usulca kafamı salladım. Evet gerekiyordu da... Onun parmakları ne alakaydı? 

"Benim zekama laf ederken eğleniyordunuz Asminay hanım. Görüyorum ki seninki benimkinden daha geri." Üç parmağını, Ejder'in kırılmış üç parmağının altına getirip kucağımda ki sargı bezini kaşıyla işaret etti. "Bağla hadi."

"Bu romantiklik benim bünyeme fazla ama," diye homurdanan Yağız'a döndüm. "Karısının parmakları kullanılsın diyorum ben."

"Onun parmakları küçük, görmüyor musun Barlas'ın parmakları kafası kadar." Ardından ofladı. "Hadi artık, vazgeçeceğim şimdi."

Ejder'e döndüğümde gülerek kafasıyla onayladı. Yorumdan bulunamadan Yağız'ın getirdiği suyu eline yavaşça döküp temizledikten sonra sargı beziyle parmaklarını Tamer'in eli üzerine sabitleyerek bağladım. 

Bu kesinlikle çok tuhaf bir durumdu.

Tamer onu öldürmek istiyordu ama şimdi parmaklarını feda etmişti onun için. 

"Ulan hakkaten romantik oldu bu şimdi!" dedi Ejder'in karşısına oturup bağdaş kurarken. Elleri dizime düşecekken Ejder, Tamer'e sinirli sinirli bakıp ellerinin yönünü değiştirmiş ve kendi bacağına bırakmıştı kenetli ellerini.

Bir anda gelen gülme isteğimi bastıramayarak kahkahamı serbest bıraktım. Tuhaf olduğu kadar komikti de.

"Kardeşim istersen Asminay'ı aramızdan çıkarıp birbirimizin olalım. Bu yolun sonu bunu gösteriyor."

"Tövbe tövbe ulan! Kes konuşmayı artık!" diye bağıran Yağız'a dönüp, "Ne o, yoksa kıskandın mı Yaseminciğim?" dedi pişmiş kelle gibi sırıtarak.

K--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin