9.Bölüm

10.1K 942 84
                                    

"TARTIŞMA"

Son zamanlarda olanlar bir hayli tuhaftı.

Ejder neredeyse benimle hiç yüz yüze gelmiyordu. Ona her yakınlaşmak istediğimde kendini geri çekmeyi bir şekilde başarıyor veya beni başından savacak nedenler buluyordu.

Namazlarda onun arkasına oturamıyordum. Kapıya her yaklaştığımda içeriden bir hıçkırık yükseliyor, ardından "Allah'ım beni affet," ya da "Ona bir şey olmasına izin verme," gibi fısıltılar yükseliyordu.

Kendimi çok kötü hissediyordum. Muhtemelen benimle çalışmak istediğini söylediği zaman bu fikrin üzerinden fazla durmamış veya öyle ani olmuştu ki, düşünmeye vakti kalmamıştı. Bilmiyordum. Bildiğim tek şey verdiği bu karardan öylesine pişmandı ki şu an ne yapacağı hakkında bir fikri yoktu.

Bu sorunun yanında birde 12 Mart yaklaşıyordu. Jared ile bir şeyler yapmaya çalışıyorduk ancak bir noktadan sonra Ejder'in eksikliği hemen fark ediliyordu. O anda elimiz ayağımız birbirine karışıyor ve kendi köşemize çekiliyorduk. Kendimiz  ilerlemeye çalışsak da ben ufacık bir adım dahi atamıyordum. En azından Jared'in bir kaç planı vardı, olmalıydı. Öyle umuyordum.

O akşam her zamankinden daha sessiz bir akşamdı. Ejder'in odasından ses çıkmıyordu. Kapısının önüne üç öğün yemek bırakıyordum ama bugün özellikle bırakmamıştım. Çıkacağını sanmıştım ama bu fikir en başından beri kötü ve saçmaydı. Ejder on gün bile aç kalabilirdi.

Sonunda endişelenerek odasına doğru yürüdüm. Tek bir ses dahi yoktu, bu beni biraz daha endişelendirdi. Adımlarımı hızlandırıp, kapıya ulaştığımda bir kaç kez vurdum ve adını seslendim.

Hâlâ ses çıkmayınca kapıyı hafifçe araladım. İçerisi gündüz olmasına rağmen karanlıktı, Ejder kalın perdelerini sıkı sıkı örtmüştü. Tam olarak girdiğimde yatağın üzerinde duran bedeni görünce rahatladım. Yanına ilerleyip, yüzüne baktım. Kaşları çatıktı ve birazda huysuz gözüküyordu. Sanki biri ona uyumasını emretmiş ve o da hiç istememiş gibi.

Kafamı iki yana sallayarak gülmeden edemedim. Ejder gerçekten uyumaktan nefret ediyor olmalıydı. Onunla aynı evde haftalarımı geçirmiştim ve emin olduğum bir şey varsa o da geceleri hiç uyumadığıydı.

Sessizce hareket ederek perdeleri açtım. İçerinin biraz gün ışığına ihtiyacı vardı. Onu rahatsız etmeyi umuyordum, mümkünse odadan çıksa da iyi olurdu.

Ve neyse ki dileğim gerçekleşti.

"Asminay?" dedi uykulu ses tonuyla. "Ne yapıyorsun?"

Fazla doğal bir ifadeyle, "Seni dışarıya çıkmaya davet ediyorum. Benimle yemeğe gelir misin?" diye sordum.

Gözlerini kırpıştırarak yataktan kalktı. Ağlamaktan dudakları ve gözleri şişmişti. İçim sızladı. "Saat kaç?"

"Dört."

"Bunun iyi fikir olduğunu sanmıyorum," dedi ayaklarını yataktan sarkıtırken.

Önüne geçip diz çöktüm. "Bu yaptığın çok yanlış. Öylece insanları görmezden gelemezsin. Ki senin görmezden gelmeye çalıştığın kişi karın!" Tekrar ayağa kalkıp, kollarımı göğsümde birleştirdim. "Beni üzdün. Bir şey mi yaptım acaba? diye günlerdir aynı soruyu kendime sormaktan bıktım." Bu cümlenin hiç bir aslı yoktu. "Açıklama yapacak mısın? Yoksa gideyim mi?"

Böylesine saçma bir tehdidin ağzımdan çıktığını inanamıyorum. Ejder'in gözlerine baktığım an bin pişman olmuştum.

Aptal kafam.

K--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin