3.Bölüm

18.2K 1.2K 275
                                    


"HASTA"

 Eve geldiğimde evlilik durumunu arkadaşlarıma söyleyip söylememek arasında kalmıştım. Verecekleri tepkileri az çok tahmin ediyordum ancak düğün şeklinde olmayacağını; yalnızca Barlas ve benim olacağımı söylediğimde işte o zaman nasıl tepki verecekleri hakkında bir fikrim yoktu. Kızabilirler ya da hiçbir şey demeden sessizce oturabilirlerdi. 

Bu konu da bir düşünceye sahip değildim. 

Ancak onlardan gizli böyle bir şey yapmak istemiyordum, elinde sonunda öğreneceklerdi zaten. Eğer şimdi söylemezsem ilerde daha kızgın olabilirler hatta bu kızgınlık arkadaşlığımıza bile zarar verebilirdi. Bunu kesinlikle istemiyordum.

Bu yüzden kafamda makul bir konuşma hazırlayarak hepsine mesaj attım ve bir an önce buraya gelmelerini, işin çok ciddi olduğunu belirttim. Aksi halde üşenir gelmezlerdi.

Onlar gelene kadar evi biraz toparladım, ısıtıcıya su koyduktan sonra oturma odasına geçip oturdum. Hüveyda'nın aile günlerinden biriydi, onun için gelmeyecekti. Neyse ki onunla konuşmak için her zaman zamanım vardı.

Yaklaşık yarım saat evin içinde dolandıktan sonra sonunda kızlar gelmeye başlamıştı.

Hepsi geldiklerinde onları karşıma güzelce oturttum ve olayları sakin karşılamalarını söyleyerek durumu açıkladım, yani olayın sadece evlilik tarafını anlatmıştım. Başta sessizce beklediler fakat düğün olmayacağını sadece Barlas ile nikah salonuna gidip halledeceğimizi söylediğimde hepsi sinirlenmişti.

"Bu da ne demek? Neden düğün olmuyor?"

Kafamı yere eğdim, "Barlas'ın ailesi burada değil, onlar olmadan düğünün iyi bir fikir olmayacağını söyledi. Bende kabul ettim, sonuçta benim de burada hiç akrabam yok. Teknik olarak sizden başka kimsem yok. Böylesinin daha iyi olacağını düşündük."

"Peki, bir anda olan bu işe ne demeli? Düğünü geçiyoruz, nasıl bu kadar kısa sürede evlenecek adamı bulabildin? Gökten zembimle erkek falan mı iniyor?"

İşte harika bir noktaya parmak basmıştı Berra.

"O... o benim lise arkadaşım." Sonunda ağzımdan doğru bir cümle çıkmıştı. "Yani yeni tanıştık sayılmayız."

"Yoksa hediye alan çocuk mu?" Gözleri irice açıldı Aybüke'nin, "Sütçü çocuk?"

Yanımda duran yastığı kafasına attım, "Öyle söylemen hiç hoş değil!"

"Ee oha ama!" diyerek yerinden kalktı ve sevinçle kahkaha attı. "Kızlar o çocuk Asminay'ın ilk aşkı!"

Kızlarla birlikte aynı tepkiyi verdim, "Ne!"

"Evet," dedi, 'e' harfini uzatarak. "Yani rahat olun, Asminay'ımız çok emin ellerde."

"Ne saçmalıyorsun sen?" dedim.

"Onu anlattığın zamanları hatırlıyorum, Asmi. Gözlerinin nasıl parladığını..."

"İşte şimdi gerçekten saçmaladın. Çocuğun yüzünü bile görmemiştim!"

"Aşık olmak için yüze değil, karaktere ihtiyacın var zaten canım," Göz kırptı. Bütün sinir hücrelerimin harekete geçtiğini hissedebiliyordum.

"Bu saçmalığa daha fazla katlanmayacağım," Yerimden kalktım ve koşar adımlarla odama girdim.

Gözlerim mi parlıyormuş?

Çocuğun ne kadar tuhaf olduğunu anlatıyordum sadece. Evet kesinlikle anlatırken ne kadar şoka girdiğimi belirtmek için gözlerim parlıyordur. Çünkü ona gerçekten herhangi bir bağlılığım yoktu. En azından romantik anlamda.

K--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin