Episode 5. "Break."

En başından başla
                                    

Akşama ne istersin? -Arabell.

Elimdeki telefon ile birlikte mutfağa girdim. Büyük ihtimalle tavuk isteyecekti.

Sana ne kolay geliyorsa onu yap. Ek bir hazırlığa gerek yok hayatım. -Zayn.

Gözlerimi devirdim.

Kısaca bir yemek adı söyleseydin benim için daha kolay olabilirdi. -_- -Arabell.

Cevap vermedi ve bende telefonu şarja bırakıp kendime hızlı bir kahvaltı hazırladım. Kahvemi içerken gazete manşetlerini inceledim. Kötü başlayan bir sabah çabucak yola girmişti.

**

"Ev epey büyükmüş." dedi Eleanor koltukta otururken kafasıyla etrafı tararken. Yanına oturdum ve ona doğru dönüp bağdaş kurdum. "Ah, kesinlikle. İki kişiyiz ve bu ev fazla büyük." Gülmeye başladı. Eleanor öğleden sonra beni ziyarete gelmişti.

Elini tuttum. "Ee nasıl gidiyor?" dedim gülümseyerek. "Gizemli." dediğinde kaşlarım çatıldı. "Anlamadım?" "Louis." dedi ve yutkundu. "Bir şeyler planlıyor gibi. Bana karşı son günlerde çok yakın. Garip bir yakınlık. Düşündüğüm şeyin olmasından korkuyorum." Elini okşadım. "Korktuğun şey nedir?" Derin ve sıkıntılı bir nefes aldı. "Bana evlenme teklifi etmesinden korkuyorum." Korktuğu şey gerçekten de bu muydu?

"Peki... Neden?" Önüne gelen saçı arkaya itti. "Bunun için kendimi hazır hissetmiyorum. Evet demek istemiyorum. Hayır demekte. Evet dersem biliyorum ki olayı sürekli bir ileri tarihe atacağım ve bu onu üzecek. Hayır dersem tümden sarsılacak. Ben.. Bilmiyorum." Sesi,  fazla telaşlı ve ne yapacağını bilmez yüz ifadesi ile birleşince görüntü garip bir hal alıyordu.

"Bak nasıl hissettiğini biliyorum. Henüz evliliğin çok erken olduğunu düşünüyorsun. Bu büyük ve ağır yükü omuzlarına almak çok zor geliyor. Seni anlıyorum çünkü Zayn bana benimle evlenir misin dediği ilk andan itibaren bu sorular beynime hücum etti." Gülümsedim ve devam ettim. "Ama emin ol evlilik ile sevgili olnak arasında kocaman bir fark var. Sevgiliyken nerede olduğunu, akşam nereye gittiğini, ne yediğini ne konuştuğunu merak ederken evliyken o tamamen senin oluyor. Senin yanında oluyor, senin yanında yiyor, senin yanında konuşuyor ve akşam döneceği yer yine sen oluyorsun." Rahatlayan yüz ifadesini görünce devam ettim. "Sadece şu parmaktaki yüzük omzuna bindirdiğin yük." Sol elimdeki yüzüğü gösterdim. "Gerisinin hepsi evliliğin tadı."

Bir süre konuşmadı ve bende sakinleşmesi için izin verdim. "Teşekkür edrrim." dedi en sonunda yavaşça. "Henüz edeceği belli değil ama ederse bu dediklerinin işime çok yarayacağını bil." Güldüm. "Asıl ben teşekkür ederim El."

**

Etin üstüne sosunu döküp karıştırdım ve kapağı kapattım. Mutfakta aspiratörün keskin sesi dışında başka hiç bir ses yoktu. Bahçe kapısı hafiften aralıktı.

Bir avuç marulu alıp suyun altına tuttum ve daha sonra doğrama tahtasında ince ince kesmeye başladım.

Belimde hissettiğim bir çift el ile ani bir şekilde elimdeki bıçağı kaldırıp arkama döndüm.

"Hey hey hey! Kocanı öldürmeye bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum."

Zayn'i görünce bıçağı tezgaha koydum. "Ödüm çıkıyordu Zayn. Ne ara geldin?" Güldü. "Marullar ile olan bağın çok derin olduğu için duymadın tabii." Elindeki anahtarı salladı. "Anahtarım vardı."

Sevimlice sırıtırken açık mutfak kapısını gördü. "Olmadı." dedi ve kapıya doğru ilerleyip kapattı. "Ne konuşmuştuk? Evin erkeği evde olmadığı süreler mutfak kapısı açık kalmayacak. Ne olur olmaz." Bana yaklaşıp belimden tuttu ve kendine çekti. "Sabah için özür dilerim." dedim. Gülümsedi. "Sorun yok bebeğim. Bende özür dilerim. Biraz kaba davranmış olabilirim." Alnını alnıma dayadı. "Hasta oldun mu?" Güldüm. "Evet." Elini ağrıması gereken yere koydu. "Çok acıdı mı peki?" Başımı iki yana salladım. "Ok değil. Hadi şimdi sen üzerini değiştir bende salataya devam edeyim." "Pekala." diyerek benden ayrıldı. Mutfaktan çıkarken arkasından seslendim.

"Ellerini yıkamadan gelme!"

**

"Yarın için yemek yapmana gerek yok." Koladan yudum alırken dediği şey beni engelledi. "Niçin?" Çatalını tabağının kenarına koydu. "Bayan Gibson. Yani Lily Gibson. Ortağımız. Onunla iş anlaşmalarını konuşacağımız bir yemek yiyecektik. Bana karınızıda orada görmek isterim dedi. Geleceğini düşündüm." Masanın üstündeki elini tuttum. "Tabii ki de hayatım. Her zaman. Hem bende yemek derdibden kurtulmuş olurum fena mı?" Kahkahası kulağımı tırmaladı.

"Buraları beraber toplamaya ne dersin?" diye sorduğunda kaşlarım çatıldı. "En son böyle bir teklifte bulunduğunda yemek takımımdan üç tabak hayatını kaybetmişti." Kıkırdadı. "Bu sefer dikkatli olacağım söz." Ayağa kalkıp iki bardak ve iki tabak alıp bunları üst üste koydu. "Sözünü tutacaksın ama?" Göz kırpıp "Emin olabilirsin." dedi ve mutfağa elindekiler ile ilerledi. Bardağımdan son yudumumu alırken keskin bir kırılma sesi kulağımı doldurdu.

"Hadi ama!" diye bağırdım ayağa kalkıp mutfağa girerken. Yerde iki tane bardak kırığı vardı. "Ciddi misin!" dedim inler gibi. Zayn ise sadece sırıtarak bana baktı.

Never Been Hurt || A New LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin