5.0 (Final)

74.2K 6K 1.9K
                                    

Christina Perri - A Thousand Years

''Mine, daha hazırlanmadın mı sen?'' diye seslendi annem. ''Arkadaşın gelecek şimdi, ayıp olacak çocuğa.''

Buradaki arkadaş Sinan'dı. Annemlerle tanışmıştı ve beklediğimden daha güzel bir tanışma olmuştu. Şimdi ise mezuniyet balomuza gidecektik ve beni almaya gelecekti. Kalbim o kadar hızlı ve sert atıyordu ki içimdeki bu heyecan bitsin istemiyordum.

''Tamam anne, hazır sayılırım,'' dedim saçlarımın buklelerini düzeltirken. Boy aynamda kendime bakıp gülümsedim. Olmuştu ya galiba.

''En son on dakika önce de böyle söylemiştin,'' dedi annem bıkkın bir ifadeyle. Huzursuzca soluklanıp masanın üzerinde duran çantama birkaç makyaj malzemesi koydum. Ardından dolabımdan siyah deri ceketimi çıkardım, vakit akşamdı ve üşüyebilirdim. Hazır olduğumda odamdan çıkıp oturma odasına gittim. Annemler buradaydı. Meyve yiyorlardı. Annem bana bakıp güldü. ''Maşallah kızıma benim.''

Utanarak kafamı öne eğdiğimde Hasan elindeki elmadan bir ısırık alıp göz kırptı. Ne? ''Güzel olmuşsun he, vallahi hakkını yemeyeyim şimdi.''

Babam ve annem Hasan'a hayretle bakarken, bir an onun gerçek olup olmadıklarını sorguladıklarından emindim, çünkü şu an ben de aynı durumda sayılırdım. ''Teşekkür ederim,'' dedim sakince. ''Ama bu sensin değil mi? Kafan güzel falan değil yani şu an?''

Homurdandı. ''Kötü söz söylesem daha mı iyi? Bir beğenemediniz ya beni?''

Babam, ''Ablan haklı,'' deyip gözlerini gözlerime çevirdi. Güldü, gülümsedim. O sırada kapı çaldı ve kalp atışlarımdaki ritim yeniden hızlandı. Yutkunarak arkamı döndüm ve kapıyı açtım.

Sinan gelmişti.

Karşımda duruyordu.

Siyah, jilet gibi bir takım elbise giymişti ve onu ilk kez böyle görüyordum. O kadar hoş ve yakışıklı görünüyordu ki, nefesim boğazıma sıra sıra dizilmişti. Gözlerini gözlerimden ayırıp birkaç saniye beni süzdükten sonra yeniden gözlerimde soluklandı. ''Çok güzel görünüyorsun.''

''Sen de öyle,'' dedim ve üzerimdeki elbiseye bakıp, ''Yakışmış mı?'' diye sordum.

Bunu bana o almıştı.

Gözlerini kısıp sırıttı. ''Bunu sorman biraz da şov bence, Mine Karabağ.''

Gülümsedim. Kafamı öne eğdiğimde annemler arkamda belirdi. Ciddileştim. Sinan babama elini uzatıp onları selamladı. Babam, ''Çok geç kalmayın,'' dedi güvenilir bir sesle. ''Birbirinize emanet ediyorum sizi.''

Sinan durgun ama derin bakışlarıyla babama bakıp kafasını bir sefer sallayıp dudaklarını nemlendirdi diliyle. ''Şüpheniz olmasın.''

''İyi bakalım,'' dedi babam elini benim omzuma koyarak. Mutluydum hem de çok mutluydum. Sinan'ı sevmişlerdi çünkü Sinan sevilmeyecek biri değildi.

Yarım saat sonra balonun yapılacağı yere geldik. Tüm son sınıflar buradaydı ve kalabalık bir ortam vardı. El ele içeri girdiğimizde güzel bir masa seçip oturduk, biraz gözden ıraktı ama böylesi daha güzeldi. Yan yana oturuyorduk onunla. Telefonumu çıkardım ve kamerayı açıp, ''Unutmayalım bugünü,'' diyerek bizi çekmeye başladım. Sinan derhal adapte olurken poz vermeye başladık.

''Işık çok net değil ki,'' dedim hafif sitemli bir sesle.

Çenesini koyduğu omzumun üzerinden konuşurken, nefesi yanağımı okşadı. ''Işık burada çünkü. Aa gözlerim parlıyor benim.''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 06, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR SEPET BAHARAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin