2.0

55.8K 5.6K 1.7K
                                    

Karmin - Hate To Love You

Sinan'ın gözleri beni o kadar dikkatli izliyordu ki değil buradan kalkmak gözlerimi bile kaçıramıyordum. ''Kaçabiliyor musun benden?'' diye sordu bir kez daha. Dudağımın içini ısırdığımda cevabını çok rahat verebileceğim bir soruyu yanıtlamak istemedim zira bundan iyice emin olmak istiyordum.

''Aslında,'' diye başladım sözlerime kısık sesimle. Gözlerinin bebeği küçülürken dikkatini bir tık daha arttırdı. Gel ağzıma gir uzak kaldın vicdansız.

''Aslında?'' diye sorduğunda derin bir nefes aldım ve konuşmamın devamı için dudaklarımı ıslattım ve tam o ara zil çaldı. Yerimde sıçradım. ''Zil çaldı, görüşürüz.''

Toparlandığım vakit bileğimden tuttu, duraksadım ve önce bileğimi kavrayan ellerine sonra da bana bakan kahverengi gözlerine baktım. Yapma lütfen şunu, kalbime iyi gelmiyorsun. ''Sorumun cevabını alacağım bir gün.''

''Aynen,'' dedim gözlerimi kısıp bileğimi ellerinden kurtarırken. Bana boş boş baktığında defterimi kucakladım ve yanından uzaklaştım. Kendimi kötü hissetmiştim bir anda. Bu öyle bir his olmaya başlamıştı ki artık ne onun olmadığı yere bakasım geliyor ne de onun olduğu ortamlara giresim geliyordu. Bu ikilemi oluşturduğu için ondan hoşlanmıyordum ama içim bir hoş oluyordu işte ne yalan söyleyeyim.

Of,

Ulan.

Ela yerine geçerken yerime oturduğumda Sinan'ın ayaklanarak sınıftan çıktığını gördüm. Dişlerim yeniden dudaklarıma gittiğinde kalbim hızlanmaya başladı. Neydi bu yaşadığım şey anlam veremiyordum.

Sanırım ben ondan hoşlanmaya başlamıştım.

Evet, ona kapılıyordum.

Ulan sınav zamanı yapılacak iş mi şimdi he?

Küstüm sana kalbim bana ihanet ettin. Sevdim seni kalbim hayatımda ilk defa böyle hissettim.

Ahmet bana bakıp, ''Sonraki ders coğrafya ve o kadar mutluyum ki anlatamam,'' diye mırıldandı. ''Tabii ki mutlusun,'' dedim ona dönüp. ''Sırf itiraz etmeden tahtaya çıktın diye quizi geçmiştin.''

Gülümsemekle yetindi. Esnedim ve başımı sıramın üzerine bıraktım. ''Uykum geldi yine.''

''Kahve alayım mı?'' diye sorduğunda gözlerimi şirin şirin kapatıp açtım. Oturduğu yerden kalktı. ''Gelirim beş dakikaya.''

''Zaten teneffüs beş dakika.''

''Okulun kantin sırasını söylememe gerek yok sanırım,'' deyip gülerek sınıftan çıktı. O sınıftan çıkarken eş zamanlı olarak Sinan içeri girdi. Ahmet ters ters Sinan'a bakarken Sinan'ın umurumda bile değildi. Gözlerim on birinci sınıfın kapısına odaklandığında kapıda bekleyen iki kızın Sinan'a bakıp fısıldaştığını gördüm. Onun hakkında konuşuyorlardı. Bundan emindim çünkü ben müneccimim.

Yattığım yerden başımı kaldırmadan gözlerimi devirdim ve saf saf Sinan'ın sırasına baktım. Gitti ve yerine oturdu. Sonra ne yaptı biliyor musunuz? Başını sıraya koydu ve o da bana bakmaya başladı.

Kalbim tekledi insafsız.

Yüzümüzde hiçbir tepki oluşmadan birbirimize bakmaya devam ettik. Aramızda belli bir mesafe vardı kabul ama nefesini hissedebiliyordum. Çehresi donuktu ama gözlerindeki ışıkta zerre azalma yoktu.

Elimi sıranın üzerine koydum ve parmaklarımı orada gezindirmeye başladım çünkü dikkatim dağılsın istiyordum zira böyle davranmaya devam ettikçe kendimi çok rahat ele verecektim. Bazen dilden çok hareketler belli ederdi bir şeyleri ve ben bu gidişle bunu ispatlayacaktım.

BİR SEPET BAHARAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin