3.4

47.6K 4.9K 1.7K
                                    

Duke Dumont - Ocean Drive

Evin kapısını kapatıp ayakkabılarımın bağcıklarını bağladıktan sonra apartmandan inmeye başladım. Dış kapıdan çıkıp okula doğru yürümeye başladığımda cebimdeki telefon titremeye başladı. Duraksamadan onu kavradım ve ekranda gördüğüm isimle yüzümdeki sırıtışa kucak açtım.

''Alo?'' diye konuştum sırıtarak.

''Arkandayım,'' dedi sakince.

''Ha?'' diye döküldü dudaklarımdan şaşkınca. Sonra olduğum yerde durup arkamı döndüm. Sinan geliyordu. Telefonu kulağımdan indirmeden konuşmaya devam ettim. ''Kapatıyorum ben, yazmasın.''

''Yazsın,'' diye güldü.

''Ay,'' dedim gözlerimi devirerek, ama bir yandan dev gülüyordum. İçim kıpır kıpırdı. Karşımda durduğunda telefonlarımızı kapattık. ''Günaydın,'' diye mırıldandım utanarak.

Yanağım doğru yaklaştı ve öpüp geri çekilerek gözlerimin içine baktı. ''Sana da günaydın.''

''Sinan ama,'' dedim etrafa bakarak. Kimse de yoktu. ''Neyse,'' diye geçiştirdim sonra. Yüzümdeki tebessümü elden bırakmıyordum. ''Gidelim haydi okula.''

''Okulu eksek ya?'' diye sordu kaşlarını yukarı kaldırırken. Gözlerimi irileştirdim.

''Ay hayır tabii ki. Zaten azıcık kaldı bitmesine, of sınavda yaklaşıyor delirmek üzereyim.''

Bana saf saf bakıp ağzına fermuar çekti. ''Sustum tamam, Allah belamı vermesin sustum lan.''

Güldüm. ''Salak.''

Güldü ve karşımdan çekilip yanıma geldi. Elimi tuttu. Bunu sorgulamadım ama utanıyordum. Rahat rahat tutamıyordum, çünkü başındaydık ve birinin görüp dedikodu yapmasını istemiyordum. Gerçi Sinan zaten bunu bizzat kendi yapmıştı ama neyse... Kızamam ona.

''İlk ders ne?'' diye sordu sakince.

''Tarih,'' dedim sakince.

''Of derse bak,'' diye homurdandı. ''Kaçın benden kaçın diye bağırıyor.''

Gülümsedim ve yüzümü yüzüne çevirdim. Boyu benden biraz uzun olduğu için gözlerim ilk önce çenesine değmişti. ''Sinan?'' diye sordum sakince.

''Hım?''

''Hangi bölümü istiyorsun?'' Bunu bilmiyordum. Onun hayallerini, ideallerini ve düşüncelerini. Bu beni bir miktar üzmüştü ama cevap vereceğini biliyordum.

''Puanım nereye yeterse,'' diye geçiştirdi. Yüzüne bakmaya devam ettim lâkin bu biraz düz olmuştu.

''O ne ya?'' dedim. ''Hayvan gibi matematiğin, geometrin var ve sen puanın nereye yeterse oraya yerleşeceksin yani öyle mi?''

Bana bakıp dudağının kenarını kıvırdı. ''Puanım hukuka yeter belki.''

Duraksadım ve kaşlarımı çatıp güldüm. ''Ya.'' Bana bakmaya devam etti. ''Korkma, sevgilin boş beleş adamın teki değil.''

''Öyle demek istemedim ki,'' diye ifade ettim. Kendimi şu an kötü hissetmiştim. Ekledim. ''Ben merak ediyorum seni. Hayallerini, ideallerini... Hedeflerini. Bana aslında kendinle ilgili çok az şey anlattın sen.''

''Çünkü diğer Sinanla henüz tanışmadın.''

''Anlamadım?'' dedim yürümeye devam ederken. Birbirimize bakmıyorduk, ikimiz de karşıya doğru ilerliyor ve önümüze bakarak konuşuyorduk. Sanırım böylesi daha iyiydi çünkü gözlerine bakacak cesareti kendimde bulamıyordum.

BİR SEPET BAHARAT Where stories live. Discover now