0.8

64.9K 5.3K 1.8K
                                    

Miia - Dynasty

Multimedia; Ahmet

Kafeden çıktıktan sonra eve gelerek anneme akşam yemeği için yardım etmiştim. Sakin bir şekilde salatamı yerken babamın sesiyle başımı hafifçe kaldırdım.

''Hasan sınavların ne alemde?'' diye sordu, çorbasını yudumladıktan sonra. Gözlerim direkt Hasan'ın yüzüne giderken soğukkanlı bir tavırla, ''İdare ediyorum baba,'' diye yanıtladı.

Güldüm ve bunun büyümemesi için kendimi frenleyip salatamı yemeye devam ettim. Babam derin bir nefes alıp Hasan'ın gözlerine bakmaya devam etti. ''Evladım ay sonu paran yetiyor mu diye sormadım farkında mısın?''

''Farkındayım baba.''

Kendimi tutamadan mırıldandım. ''Ona göre cevap ver o zaman!''

''Sen karışma,'' dedi gözleri keskin bir süratle gözlerimi bulurken. Omzumu silktim ve salatama döndüm. Annem o esnada imalı bir şekilde gülüp Hasan'a baktı. ''Nasılsa yarın öğreniriz, öyle değil mi oğlum?''

Babam, ''Ne olmuş yarın?'' diye sorduğunda Hasan'ın rengi turnusol kâğıdı gibi kırmızıya boyanmaya başladı. Annem Hasan'ın ifade vermesine müsaade etmeden babama döndü. ''Yarın veli toplantısı var, daha doğrusu varmış.'' Hasan susarken annem ona baktı bu sefer. ''Gülay söylemese haberim olmayacak.''

Hasan gözlerini devirerek homurdandı. ''Bıktım o ayaklı gazeteden. Kendi kızı inek ya, illa kıyaslayıp duracak.''

Annem, ''Sen de inek olabilirsin ama hiç çabalamıyorsun bunun için,'' diye söylendi tok bir sesle. ''Sınava az bir zamanın kaldı farkında mısın? Tek yapman gereken ders çalışmak.''

''Ben dersi derste dinleyenlerdenim anne.''

Babam gözlerini kısarak Hasan'ı süzdü. ''Bugün bilgisayarını kaldırıyoruz ve tabletini de veriyorsun.''

Gözlerim irileşirken Hasan korku ve endişe dolu bir çehreyle doğruldu. ''Baba?''

''Hasan sözümün üzerine söz mü söyleyeceksin?'' diye sordu babam. ''Annen haklı, iyice tembelliğe vurdun kendini. Her şeyi senin için yaptığımızı ne zaman anlayacaksın?''

''Ama baba...''

''Yok ama baba, hafta sonları birkaç saat oynarsın ama artık yasak.''

Hasan epey üzgün bir suratla başın öne eğerken iç çekip, ''Sonunda,'' diye fısıldayıverdim. Bunun kendisine yönelik bir hareket olduğunu anladığında ayağıyla ayağıma vurarak dişlerini sıktı. Umursamadım bilakis bundan zevk almıştım. Hayır, başka bir amaç olduğundan değil her ne kadar onu sinir etmek hoşuma gitse de derslerine çalışmalı ve böyle şeylerden uzak durmasını istiyordum.

O zaman, Hasan'a bol sabırlar benden.

Ertesi gün ikinci ders arasında Ahmetle kantine inip, bir şeyler alarak kendimize boş bir yer bulup oturduk. Ayranımdan bir yudum alırken Sinan kantinden içeri girdi ve direkt gözlerime baktı. Yanında birkaç kişi daha vardı ama onlar bizim sınıfın öğrencileri değildi. Gözlerim sanki mıhlanmış gibi gözlerinden ayrılmazken buna bir son vermem gerektiğini düşünüp gözlerimi derhal gözlerinden kaçırdım.

O da sanki inadına yaparmış gibi tam karşımızdaki masaya geçip oturdu.

Etrafımızdaki öğrencilerin gürültüsüne aldırış etmesem bile gözlerinin üzerimde olması o kadar rahatsız ediciydi ki, yani kendimi rahat hissetmiyordum. Ahmet tostunu yemeye devam ederken gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım ve ayranımı masanın üzerine bırakıp telefonuma sarıldım.

BİR SEPET BAHARAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin